Sayfalar

Adalet

 Baştan belirteyim. İçinde Allah korkusu taşıyan bir insanım. Popülarite için satacağım son şey inancımdır.
'Ama' ..bla bla bla... falan demeyeceğim bu sefer. Koşulsuz şartsız inanıyorum Allah'a..
İsyanım sadece bu insanları bu hale sokan diğer insanlara.
Haberi yeni gördüm; halbuki olay geçeli 1 sene oluyor.
'iftarda yemek bulamadığı için kendini asan baba'
Diyecek birşey bulamadım. Boğazım düğümlendi adeta. Az önce fırına giderken terliğimin sesi ile uyanan evsiz kafasını kaldırıp bana doğru bakmıştı. Aklî dengesi yerinde değildi tamam. Ama bu onun yemek yemeye, ısınmaya ve uyumaya ihtiyacı olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Fırından dönerken yüzünde oluşturduğum o gülümsemeyi dünyadaki hiçbir kızın zevkten ya da ruhundaki orospunun dürtüsünden dolayı oluşan gülümsemeye değişmem.
 Bunu da geçtim, ben ailemin 'orta gelirli' saydığı düşük gelirli bir ailenin çocuğuydum. Karnım toktu Allah'a şükür, ama hep birşeyler eksikti. Ta ki büyüyüp fakirlik neymiş tam olarak anlayana kadar. Bu bahsettiğim anılar da şuanda bu ortamda ziyan edilmeyecek kadar değerliler.
 Evet yani açlığın ne anlama geldiğini biliyorum. Kendi komşum aç yatarken sınır ötesindekiyle de ilgilenmem ama sanmayın ki 'amerikanın ingilterenin yediği b.kları biz temizliyoruz' diyerek Somali'ye yardımları küçümsüyenlerden birisiyim.
 Yerin dibine batsın sosyalizminiz de komünizminiz de.. Önce gözünü açacaksın tamam, ama gördüğün her muhtaca sırt çevirip de gelip bana gelir eşitliğinden, sınıf farkının kalkmasından, x kişinin arabasındaki hakkından bahsetmeyeceksin. İnsanımızın; daha doğrusu insanlığımızın bu kadar düşeceğini hiç düşünmemiştim.
Dur dur dur.. tamam siyaset yapmayacağım burada. Konuyu şuraya bağlayarak bitireyim. Aslında yazmak istediğim çok şey var bu konuda.. Ama malum sebepler dolayısıyla yazamıyorum.
 Televizyonda gördüğüm her oyuncak reklamına lanet ediyorum. Zamane piçleri akülü arabalarla, konuşan oyuncaklarla oynarken benim geçmişim gözümün önüne geliyor. Köyde büyüdüm sayılır. Her yaz 4 ay kadar kalırdık orada. Gerçi şehirdeki evimiz de oyuncak dünyası değildi ama yaylada doğanın, maddî imkanların bize sunduklarıyla ve yeteneklerimizi kullanarak yaptığımız oyuncaklarla oynardık. Ucuna ip bağlanmış tahta parçalarını araba diye çekiştirir, çam kozalaklarından ve tahta parçalarından kendimize ağıllar yapıp kozalaklar koyunmuş gibi oynardık.  Şimdi 5 yaşında veletler oyuncak helikopterler uçuruyor. Bizim zamanımızda da vardı kumandalı arabalar falan. Ama alamıyorduk. Şimdi yokmu hala tozun toprağın içinde oynayan? Doğuda, karadenizde hala tahta parçasına ip bağlayıp araba diye çeken çocuklar yok mu?
Onu da geçtim hadi örnekleri hafifleştireyim dedim ama yine ağır konuya geleceğim. Kaç çocuk babası eve ekmek getireceği için saatlerce aç bekliyor haberiniz var mı? Dolapları sizinki gibi dolu değil onların biliyor musunuz. Kaç tane baba çocuğuna ekmek süt götürebilmek için günlüğü 20 liraya sırtında iple bütün gün hamallık yapıyor ya da tersanelerde, maden ocaklarında gün ışığı görmeden, zor koşullar altında çalışıyor biliyor musunuz.
Ve kaç baba sırf keyfi için çocuğuna gemiler, lüks arabalar, konutlar alıyor? Eskiden hep şunu derdim; ey fani dünya, zengine gösterdiğin yüzünü fakire göstermedin ya adaletini sikeyim. O alınan lüks arabalarda, evlerde kaç tane çocuğun hakkı var acaba? Kaç tane babanın evine ekmek götüremediği için odaya çekilip döktüğü gözyaşları var?
Tamam fakir fukaranın ağzına vurup ekmeğini alanın götüne lüks arabaları girebilir. Ama sen hiç dönüp ihtiyaç sahibi birisi ile ekmeğinin yarısını paylaştın mı? Ona sadece insan olduğu için hiç değer verdin mi? Sokakta tinerci ya da evsiz gördüğün zaman iğrenerek bakma işini çok iyi yapıyorsun. O çocuk o hale nasıl düştü aklından hiç geçirdin mi? Kurtulması için ya da en azından karnının doyması için en ufak bir hareketin; onu da geçtim bir düşüncen oldu mu? Suçluyu çok da uzakta aramaya gerek yok aslında. Bir kömüre bir paket pirince sattınız ülkeyi demiyorum size. satanları uyarmadınız, ya da uyardınız da cevap alamadınız. Ama şunu iyi biliyorum ki kitleleri peşinizden sürükleyecek cesaret hiçbirinizde yok. Nerden mi biliyorum? Daha tanımadığı ama muhtaç birisiyle muhatap bile olmayan adam tanımadığı birisinin görüşlerini değiştirmeye çalışacak ha? Güldürmeyin beni şu üzüldüğüm zamanlarda.
 Burada olmasa da adaletin, inandığımız diğer dünyada yer bulması temennisiyle. Gemilerin yatların katların götlerine girmesinden duyacağı acıları değil, çocukları aç olduğu için kendini asan babanın duyduğu acıyı hissetmelerini istiyorum sadece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder