Sayfalar

Bir Araya Gelemeyiz?


 Her gece uyumadan önce saatlerce mesajlaşabileceğim, sabah günaydın mesajını alıp gülümseyeceğim, kahvaltı hazırlayacağım, bu gökyüzü olmayan şehirde boş boş bile olsa gezmekten zevk alabileceğim birisini istiyorum ben hayatımda. Hatta sigarayı bırakıp, sağlıklı beslenip spor yapıp zamanımı sadece onu mutlu etmeye harcayacağım. Er ya da geç birisi girecek hayatıma; ve ben de ona geç kaldığı için kızmayacağım bile. Bu kadar süre boyunca kendisini nasıl sevdirip nasıl özlettiğini anlatacağım. Onu çok seveceğim, eminim. Zihnimin en derinliklerindeki sırlarımı ona sunacak kadar güvenip, başımı onun dizlerine koyduğumda kendimi bulutların üzerinde hissedecek kadar mutlu olmak istiyorum. Sadece güven ve mutluluk istiyorum. Bana güldüğünde parlayan bir çift gözün içimi ısıtacağı günü bekliyorum.

  Yaşlanıyorum; enerjimi kaybediyorum fakat umudum sapasağlam duruyor. Bugünlerdeki enerjimle yaptığım planları o günlerde ne kadar yorgun olsam bile gerçekleştireceğime inanıyorum. Seni şimdiden biliyorum bebeğim; benim için sen hep özeldin ve geldiğinde de benden o ilgiyi tamamıyla göreceğinden emin olabilirsin. Sana güveniyorum bebeğim. Çünkü bana gelene kadar yaşamış olacaksın. Siktir yemiş, terk edilmiş, aç kalmış, kabus dolu geceler geçirmiş, mutsuzluk ve bitkinliği yaşamış olacaksın. Ne hissettiğimi anlayacak ve çözümün sadece kendini yanındayken mutlu hissettiğin insanın kollarında olduğunu bana göstereceksin. Geceleri yıldızları seyrederiz, oturur birer kadeh şarap içer, sarılıp uyuruz.
  
   Sana çok güzel yemekler yaparım, hani o romantik filmlerde geçen mutfak sahnelerini canlandırırız. Kek yaparken un savaşı yaparız, yüzüne çikolata sürerim, birlikte birer bardak çay içerken bembeyaz halde un savaşı eşliğinde yaptığımız tarçınlı keki yeriz. Sana yaşamayı, karşılık beklemeden güven ve mutluluk sağlamayı gösteririm. Aynı yerde çıkan sivilcelerimize uf olmuş der, gidip her gördüğümüz ufak canlıyı severiz. Oturup film izleriz, replikleri canlandırır, o karakterleri yaşatmaya çalışırız.  Geçmişini anlatırsın bana; çocukluğunu, oyuncak ayını, yatağının altındaki canavarı... Hayal kırıklığını da anlatırsın bana mutluluğunu da..

 Yalnızlığı görmüş ol, kafanı yastığa gömüp ağlarken dışarıda hala canlı olan dünyanın senin bu mutsuz ve umutsuz durumundan bihaber olduğunun farkına varmış ol. Büyüdüğüm yeri merak et mesela. Çocukluğumun geçtiği sokakları. Götürüp şimdiki modern dünyanın kirlenme hızına yenik düşmüş o boş ve çirkin sokakları göstereceğime eskiden beri hayalimde nasıl kaldıysa o halini anlatayım sana. Kırık dökük hayallerime, içimde bekleye bekleye paramparça olmuş düşlerime rağmen yaşa beni bebeğim. Aşkın bencillik olmadığını biliyorum bebeğim. Sen sadece sev beni. Elimden bir ömür tutmayı göze alacak kadar sev. Yarın çık gel mesela; tam da planlamadığım anda. Savunmasız bir şekilde yakala beni. Ve koru bundan sonra sensiz olabilecek hayatımın bana getireceği zararlardan...

 Ya da bilemedim şimdi. Abazalığıma rast geldi de böyle birşeyler yazdım sanırım. Sen gel de ayarlarız birşeyler. Olmadı dışarıdan pizza söyler oturup pes falan atarız. Sen gel yeterki.


Ben bu kafayla gidersem daha zaten uzun bir süre daha;