Sayfalar

Burca Göre Kız Ayartma Rehberi


 Lan.. Oturdum çıkması bayağı bi ileri tarihte olan ama ilk günkü heyecanımı kaybetmediğim; edebiyat tarihimize damga vuracak olan romanımın taslaklarını kontrol ederken nereden estiyse birden şu 'saman alevi' misali parlayan yeni nesil yazarlarımıza baktım. Kezbanların elebaşı Pucca hanım kızımız da taa geçen sene gitmiş sevgilinin burcunu söyle vıdı vıdılı bir tavsiye vereyim gibisinden birşeyler karalamış. Memlekette ilişki gurusu oldu; kızlar peşinden ordu kurup iflahımıza kibrit çöpünden cami dikecekler biz hala bir bok bilmiyoruz bu konularda. Gelin o zaman kardeşinizin elde ettiği tecrübeler ile başlayalım.

 Uzun uzun kadın erkek masalları anlatmayacağım size. Giriş yazısı adettendir dedik yazdık. Gelgelelim asıl meselemize. Astroloji denen boku püsürü karı kız kaldırmak için sadece 190 boyu ve adonisiyle yetinmeyen, az çok kültür kasmış, aklı bir karış havada olan kızlarla az biraz uğraşan her erkek bilir. En azından kendi burcunu falan yani. Akrebin çekiciliği, yayın gerginliği, ikizlerin dengesizliği falan filan.

 İşte gençler olayın özüne geliyorum. Bugün burada; bu tarihi günde kardeşiniz size beleş bir hizmet sunarak (Bir kahve falı desen 10 lira. Bir sik de söylemiyorlar size. Hele Medyum Memiş'in vizitesi 150 kağıt olmuş haberiniz yok sizin. En kısa yol bildiğin yoldur kardo. Alıcaksın buradan bilgiyi, laf arasında da kıza burcunu sorarsın, ki bu büyük bir artıdır. Kızla konuşurken akşamki Messi'nin attığı golden bahsediyorsan zaten sen o masadan kalk siktir git bir zahmet. Kızlar burçlu kovalı balıklı başaklı taşaklı muhabbetlere bayılır. Kardeşiniz beleşe hizmet veriyor; yapmanız gereken tek şey; daha fazla kişiye ulaştırın aq.)

 Hacı açık konuşayım. Ben öyle dizüstü edebiyatı vesaire yazarları gibi akıcı, güldürmelikli, ya da edebî değeri yüksek, ağır şeyler yazamam baştan söyleyeyim. Kısa ve öz yazacağım onun için.

Öncelikle yan tarafta verdiğim tablodan kızın burcunu bir bulun. Sonra kendinizinkini de bulun. He; ikizler burcuysan ikizler kızından uzak dur aga. Kova ve yay iyidir senin için. Balık mükemmel olur. Bu haftalık ikizler erkeği için bu kadar. Sonra diğer burçlar da haftaya.

Öncelikle şunu söylemeliyim gençler. Ne sikim burcu olursan ol; olman gerektiği gibi davranman gerekiyor belli bir süre. Olduğun gibi davranırsan daha keşfedilmeyi çok beklersin. ''Senelerce yay burcu kova burcu diye öldüm öldüm dirildim ama sonunda canıma tak ettiği için ilk gelen akrebe verdim'' gibisinden hikayeler duymak istemiyorum sizlerden gözünüzü seveyim. Onun için burada size aktarmaya çalışacağım profillere uyun çünkü bunlar birebir yaşanmış ve tarafımdan kanıtlanmıştır.


Hay amk bak yine konu dağılıyor. Başlıyorum.

Koç Burcu Kadını;
Hayat dolu oluyor lan bunlar. Hep bir enerjik, hep bir maceracı. Çok keyif alabilirsiniz başlarda. Ama idare etmesi zordur mesela. 'Aga burç murç anlamam ben evde yatar göbeğimi kaşıya kaşıya maç izlerim her pazar akşamı' diyorsan; uzak duracaksın abicim. Çünkü ortada şöyle bir olay var. Koç kadını senden sadece değişim ister. En nefret ettiği şey tekdüzeliktir. Hareket ister, adrenalin ister, gezmek falan işte. Sakin bir yapınız varsa uzak durun derim.
 Tavsiye edilen burçlar; yok öyle birşey amına koyim. Kadın buldun da burcu burcuma uyacak mı diye araştıracak mısın bir de. Git yabış işte. Sadece dediğim gibi. Mizacın ağırsa uzak durman gerekebilir.

Gelelim nasıl ayartacağımıza. (Her burca 4'er satır ayırırsak yandık bu arada.)
Koç = Güç demektir. Güçlü olacaksın arkadaşım. Alfa erkek ol diyen yok ama hayata karşı sergilediğin ya da sergiliyor gibi göründüğün dik bir duruş puanına artı olarak yazılabilir. Tabi bu duruşun getireceği cool'luk da cabası. Hafif umursamaz tavır gizeminizi de arttıracaktır. Şöyle bir örneğimsi vereyim hatta. ''Siklemez'' tavrınız sizin güçlü bir erkek olduğunuzu gösterip ilgisini çekebilir. denemeye değer en azından değil mi?

 Zodyağın da amk. Bir koç kızı size aşık olduktan sonra olay bitmiyor. Heyecanı kaybetmemeniz gerekiyor. Israrlı, sürekli ve biraz da mesafeli oynarsanız skoru her zaman lehinize çevirmek mümkün.

Boğa Burcu Kadını;
 Ac/Dc'nin Rock'n Roll  şarkısında bahsedilen 'One hot angel'' kesinlikle boğa burcu kadınıdır kanaatimce. Sevişmez, spor yaparlar bildiğiniz. Nasıl bir şehvet, nasıl bir tutkudur o. Mizah duyguları gelişmiştir; kendileri ile dalga geçebilecek kadar alçakgönüllülerdir. Boğa kadını demek somut bir ilişki demektir. Yiyip içip sevişeceksin arkadaş! Teoman'dan şarkı dinlemeye, Hotel California açıp dans etmeye hiç lüzum yok. Koç kadar hızlı yaşamasa da kesinlikle tutku insanıdır; tutku ile yaşamak gerekir.
 Mizacı ağır olan arkadaşlara yine tavsiye etmiyorum. Kertenkele gibi sevişmeyi umarken üzerinizde bir ahtapot bulabilirsiniz.

 Geldik nasıl ayartacağımıza. Kendilerini çok fazla belli eden bir gruptur gerçi boğa burcu hatunları.. Koç'ta olduğu gibi güçlü olmanız gerekiyor. Ve dediğim gibi; biraz somuta dayandırın ilişkiyi. Romantizminiz sabun kokan çarşaflar olsun. Öncelikle hoşgörülü kızlar olmalarına rağmen gözlerinde bir kere düşerseniz bitersiniz. Sürekli bir alfa erkek modeli (alfa erkek: sürünün en baskını) tutturmanız gerekirse devam ettirmeniz de gerekecektir. İlişki monotona bağladığı zaman direkt olarak sizi yanından kaçırmak için tahammülsüze bağlar. Bence uzayın!

 İkizler Burcu Kadını;
 Ağlamak istiyorum. Böyle lanet, dengesiz, bir dediği diğerini tutmayan başka bir burç daha yoktur herhalde. İkizler kadını çekilmezdir. Yok lan dur şaka şaka gel buraya. İkizler kadını zeki, entelektüel, yaratıcı ve titizlerdir. Porno endüstrisinde çoğu yıldızın İkizler Burcu olduğunu biliyor muydunuz? Tabi ya kim uğraşacak karının doğum günüyle falan değil mi? Öyle değil işte olay.

 Eğer bir ikizler kadını ile çıkıyorsanız hayat damarlarınız düğümlenmiş demektir. Daha dün yüzünüze karşı en ağır küfürleri eden birisi ile bu akşam birer kadeh içki randevunuz olabilir! Tutkulu yaşama deyince ikizler burcuna geleceksin arkadaş. Macera dolu, aşk ve romantizm dolu yaşamayı severler. Hareket ve sosyal yaşam onlar için çok önemlidir. Zeki olmaları ya da öyle görünmeleri içlerindeki bazı boşlukları doldurmak içindir.

 Nasıl ayartacağımı ben de senelerdir pek kestiremiyorum çünkü çift karakter meselesi var. Dengesizlikleri bazen bacayı aşsa da ilişki boyunca monotonluktan bir saniye bile yakınamayacağınıza garanti edebilirim. Ve İkizler kadını dikkat çekmeyi sever. Siz de konuşkan, espritüel ve zekasına güvenen birisi iseniz İkizler kadınını elde etmek için fazla bir çaba harcamanız gerekmeyecektir. Çok iyi bir dost olabilirler ayrıca fakat konumuz bugün dostlarımızı nasıl seçmeliyiz değil.

 Yengeç Burcu Kadını;
Sabır abicim. Sadece sabır. Bu kadınlar dünyanın dert küpleridir neredeyse. Çelişkili bir burçtur ama. Bir kısmı duygusallığın dibine vurmuş, hayata küsmüş, etrafına insan yaklaştırmaz moda girmişken diğer kısmı kendisini hayatın tam ortasına atar. Yalnızlık korkusu en fazla olan burçlardan birisidir. Eğer kendinizi onun anılarında güzel bir yere yerleştirirseniz kalbinde sonsuza kadar yerinizi bir köşede garanti etmiş olursunuz.

 En sevdiğim manita düşürme olayı burada geçerli dostlar. Yara saracaksın. Çünkü bir yengeç dengesizliği ve kabuğuna çekilmesi ile içinde çok büyük (!) dertler saklayacaktır. Sizin yapacağınız tek şey ilgileniyormuş gibi yapıp, samimi taklidi yapmaktır. Zaten ileride o da fark edecektir ne kadar boş şeyler için üzülüp içinde tuttuğunu. Üzerine düşülmesinden hoşlanırlar. Baba şefkatini gösterin onlara. Güvendikleri zaman tamamen sizin kollarınıza bırakırlar kendilerini. Biraz duygusal takılmanın faydası da vardır yani. Duyarlı ve duygusal erkeksiniz bu modelde.

 Aslan Burcu Kadını;
 Pamuk Prenses'le tanışmaya hazır olun. Yaka silktiğim burçlardan birisi. Dünyanın tek hakimidirler, en iyi onlardır, en güzeli onlar giyer, en doğruyu onlar bilirler. Bozmayacaksın. Egosunu okşa, değerli olduğunu hissettir, birazcık sahiplen ve aslan kadını senin. Ego okşama meselesi çok önemlidir. Alçakgönüllülük etmemeyi adet haline getirdiği için sakın teşekkür falan da bekleme. Egoları götlerinden büyüktür.

Yapacağın tek şey dünyanın sizin etrafınızda; sizin de onun etrafında dönüyormuş gibi davranmanız. Onlar lükse falan düşkündürler. Sizin de öyle olmanızı isteyeceklerdir. Biraz bakımlı olun, seviyeyi yükseltin. İltifat etmeyi sakın ama sakın unutmayın!! Aslında yazacak çok şey var; çok dilim yandı ama yapılacak fazla birşeyiniz yok. Amacınız onu mutlu etmekmiş gibi davranmalısınız.

 Başak Burcu Kadını;
Turşusu kurulan kızlar. Bu kızlar hiçbir boku beğenmezler gençler. Aslında beğenirler de 'Ulaşılmazın cazibesi' denen şeye fazlasıyla kapılırlar ve bu yüzden yakınlarındakileri gözardı edebilirler. Ama ilişki oturduğu zamanlarda kesinlikle akıllı, mantıklı ve gerçekçidirler ve çok iyi birer anne olacaklardır. En sabırlı gruptur. Sıcaktırlar, alışkanlıkları vardır ve kesinlikle arkadaş canlısıdırlar. ;

 Elde etmek için biraz uğraş gerektirir ya dediğim gibi; 'ulaşılmazın cazibesi'ni tattırmanız gerekebilir. Bazen hiçbir siki beğenmeyip sizi tilt edebilirler fakat sahiplendiklerinde annenizi bile aramazsınız. Dikkatli oynayın; temiz ve titiz çalışın. Eninde sonunda elde edeceksiniz, elde ettikten sonra keyfi en çok çıkan burçlardan birisidir. Anlık yaşarsınız, dalgalanmalar içerisinde sürüklenir durursunuz. Monotonluk yoktur. Heyecan vardır.

 Terazi Burcu Kadını;

Duygu dengesizi, özgür kızlar. Yönetme huyları vardır. Müthiş bir dengesizliği içlerinde barındırmalarına rağmen dışarıdan oldukça pozitif enerji dolu, aşk kadınıymış gibi görünebilirler. Arkadaşlarının ve sevgililerinin hayatlarına müdahale etmekten hoşlanırlar. Birçoğu sanatla ilgilenir. Depresyonları ağırdır fakat birden parlayıp söner.

 Sanatı ve sanatçıyı seviyorsanız sorun yok. Çünkü sanatsız ve aşksız bir hayatı düşünemezler. Ama bir kötü yanları da olayları kafalarına göre görme huylarıdır. Yani sizin anlatmak istediğiniz gibi değil kendi anlamak istediği gibi anlarlar hep. Ve asla baskı kurmayın. Özgür kızlar dedik baştan. Siz de sanatçı ve zincirlere sığmaz ruhunuzu ortaya koyun.

 Akrep Burcu Kadını;
 Zodyağın 2. kere amk. Ne burcu olursan ol; (akrep erkeği dışında) bu kızın cazibesi ve ateşine yetişemezsin arkadaşım. İleri düzeyde çekici, güzel, etkileyici falan oluyorlar. En patatesinin bile bir yerinin çekiciliği vardır. Ama ilişkilerinde kinci ve çıkarcı olabilirler. Fakat yatakta size tutkularıyla kesinlikle bu yanlarını gözardı ettirecektir. Güzel yalan söylerler, kendilerini garantiye alana kadar da erkeklerini terk etmezler. Ama bir bittiği zaman tamamen bitirirler. Gözlemlediğim kadarıyla arkasından en çok ağlanan burçlardandır; elinizden kaçırmayın derim.

 Maskülen yanları baskındır fakat siz siz olun asla 'erkek gibi giyiniyorsun' tarzından laflar etmeyin. Eski tarihlerden beri seks ilahesi olarak görülüyorlar fakat sizin onu yatağa atmanız için kişisel cazibenizden fazlasını ortaya koymanız gerekebilir. Tutkulu ve şehvetlidirler, sizin de öyle olmanızı isterler. Bir kere damarına basarsanız sesi çıkmasa bile uzak durun derim. Bekleyip bekleyip zamanı geldiğinde sokarlar ne olduğunu anlayamazsınız. Sizin tek yapmanız gereken yaşam tutkunuzu ön plana çıkarmaktır.

 Yay Burcu Kadını;
Gergindir. Ama size şu sırrı vereyim. İkizler erkeği olarak hayatım boyunca hiçbir kadından yay burcundan aldığım tadı alamadım. Hemen aklınız yatak seks vesaireye gitmesin. Kesinlikle zekidirler. Ve çenesi düşük kızlardır. Tartışmayı ve konuşmayı sever, haklarını savunurlar. Hazır cevaplıkları ile ünlüdürler. İlk söylediğim gibi; gergindirler. Eğer ilişkiden beklentiniz ciddi değilse ve aşkı benim gibi bir oyun olarak görüyorsanız en çok zevk verecek olan burçtur.

Bu burç hakkında size ansiklopedi bile yazabilirim. Hayattan zevk almayı bilen bir İkizler Erkeği ile mükemmel çifti oluştururlar. Baştan uyarayım; ilişki ters giderse anormal dozda özlenebilirler çünkü ellerinin değdiği monotonluktan kurtulur ve harekete alışır.
 Yay kadını gezip tozmaya, keşfetmeye ve maceraya düşkündür. Çünkü bu burç kadının da içinde sakladıkları vardır. Eğer gözyaşı bok püsür ile uğraşmak istemiyorsanız yüzeysel bir adam olabilirsiniz. Maceracı ruhunuzu ön plana koyun. Gezgin olun biraz. Gerginliğine çare ise üzerine gitmektir. En sonunda kabuğuna çekilecektir. Size de gönlünü alıp yerinizi sağlamlaştırmak düşer. Hakkınızı aramaktan çekinmeyin. Patavatsızdırlar, kalkanlarınız hep havada olsun.

 Oğlak Burcu Kadını;
Çok iyi dostlar lan. Sahiplenici, koruyucu, kollayıcı. Ama kimseye güvenmezler. Bunların da arkalarında saklandıkları bir duvar vardır. Dışarıdan göze batacak şekilde zarif ve hoş birisinin normalden daha gizemli olması ilginçtir. Dürüsttürler, haklarını sonuna kadar ararlar. Genç yaşta olgun tribine girip ileriye doğru çocuk yönlerini keşfederler. Size düşen sadece ayak uydurmaktır; o sizi gideceğiniz yere kadar zaten taşıyacaktır.

 Elde etmesi denen birşeye hiç rastlamadım bu zamana kadar. Oğlak kadınları güvenmez öyle kolay kolay. Yapmanız gereken Amerikan Filmlerinde olduğu gibi oltayı suya atıp saatlerce öylece beklemektir. Yani zaman ister, emek ister. Önce güveninin kazanmak gerekir. Ve sadece güvenini kazandığınızda gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Çok fazla düşünür ama kararsız değildir. Mantık çerçevesinde iyi bir karara varıp sizi de mutlu etmesini bilir. Birazcık sabır ve güleryüz yeterlidir güvenini kazanmak için.

 Kova Burcu Kadını;
Çok iyi zeki taklidi yaparlar ama kesinlikle zeki değiller. Çünkü bu burcu zekiymiş gibi yapan tek şey zekaya hayran olmaları ve zeki olanları taklit etmeye çalışmalarıdır. Geride kalmışlık hissi, onu her konuda bilgi sahibi yapar. İkizler burcundan bu noktada ayrılıyorlar. İkizler çabuk sıkıldığından, kovalar ise maksat daha geniş ilgi alanı daha fazla insan modundadırlar. Yalnızlıkları içlerinde derin bir çukur olmasına rağmen dışarıya asla birşey çaktırmazlar. Etraflarında en çok erkek olan kızlar akrep ve bu burçtandır. Akrep çekiciliğinden dolayı erkekleri etrafına toplar, kova ise sosyalliğinden ve yalnızlık korkularından ötürü.

 Uzun süreli bir ilişki düşünmüyorsanız derinlerine hiç inmeyin. Dengesizliklere tahammülü yoktur fakat monotonluğu sevmezler. Sadece eğlenin ve hayatın tadını çıkarmaya bakın. Şunu da unutmayın, onun ağzından onun için tek olduğunuzu duyduğunuz halde etrafında bir sürü erkekle takılıyor olabilir. Yalnız bırakmayın yeterlidir. Eğer bir kova kadınını etkilemek istiyorsanız; tek yapmanız gereken şey zeki olmak ve ondan üstün olduğunuzu hissettirmektir. Arada sırada kendi haline bırakın; oynayacağı oyunları izlemek zevkli oluyor. Ona göre hamlelerinizi belirlersiniz.



 Balık Burcu Kadını; 

Sanatçı ruhlu, gizemli, duygusal, çekici hatunlar. Hep balık burcu olmam gerektiğini düşündüğüm zamanlarda karşılaştım bir tanesi ile. Hayatımın en güzel haftalarını geçirmiştim onunla beraber iken. İçinizdeki çocuk hala hayaller kurabiliyorsa ikiniz beraber dünyayı terk edip birkaç saatliğine başka gezegenlerde hayallere dalabilirsiniz bile. Ve kesinlikle aşırı duygusallıklarından ötürü aşk acısı çekerler hep. Aşk'tan anladıklarını kesinlikle söyleyebilirim çünkü aşık olduklarında aşkın gereği olarak burunlarının ucunu bile göremezler.

 Sanatçı biraz yabani olur. Doğrudur efendim. Balık Burcu kadınlarını elde etmenin tek yolu ilgidir. İlgi ilgi ilgi. Ona kendini özel olduğunu hissettirin ki (gerçi her kadında bu geçerlidir) size aşık olsun ve sizin de ayaklarınızı yerden kessin. Biraz bencil olabilirler fakat sizin sıcak bir gülümsemenize tüm yelkenleri suya indirecektir. Kendilerini tamamen güvenebilecekleri bir erkeğin kollarına bırakacakları günü beklerler. Siz de bunu yapın! Gidin ve onlara geniş omuzlarınızda ağlayabileceklerini söyleyin.



 Huff sıkıntı bastı amına koyim. Nerde karı bulduysanız gidin çökün işte. Burç falan hikaye amk. ''Beyler kızla buluşçam ne konuşçam bilmiyom'' tarzı konu açmayın daha forumlarda diye oturup yazdım. Okuyun, paylaşın işte. Hadi allaha emanet. Bu da bu seferki şarkımız olsun bari.







Yalnız Adamın Hikayesi




Kimse yalnız adamın hikayesinden bahsetmez. Bahsedenler de hep birilerini katmıştır içine elbet. Ailesini, dostunu, kadınını, Ama Allah'a mahsus olan yalnızlığı tadıp dibine vurmuş bir adamdan kimse bahsetmez bu adamın yaşadığı diyarlarda...

 Filmleri vardır yalnız adamın.. Hayatını özetleyen, ya da hayallerini.. Hiç kimse sormaz o filmin onun için ne anlam ifade ettiğini. Sadece filmdir. Oyuncuları çekimden sonra evine gidip ailesi ile vakit geçiren. Belki filmin senaristidir yalnızlığı çekmiş olan, belki de uyarlandığı romanın yazarı. Ya da yazarın hayal ettiği karakterdir sadece yalnız olan.

 Fakat bu filmlerde bile baş kahramandır yalnız adam. Yalnızdır adı yalnız olmasına da; hep birşeylere sahiptir. Aldığı nefes bile borç kalmasın diye veren adamdır belki ama bir kalp taşır; içine kadın ya da erkekler gömülü olan.
 Adam dediğime bakmayın; belki de yalnız kadındır. Ne bileceksiniz ki siz? Bunca sene toplumun değer yargıları çerçevesinde şekillendirilmiş hayatlarınızın sefa gölgesinde memnunmuş gibi görünüp cefasını sürerken kimse de çıkıp diyemez o yatağa senelerce yalnız girdim diye. Diyemez; çünkü kendine bile söylemekten korktuğumuz şeyler vardır hepimizin.

 Filmlerdeki en kral yalnız karakterin bile bir hikayesi vardır. Tanıdığım en büyük yalnızlardan birisi olan Red Kit'in bile Düldül'ü, Rin Tin Tin'i vardır. Konuşacak birilerine hep sahiptir, gittiği her barda içebileceği birkaç kadeh içki bulabilecektir. Ve bir amacı vardır yalnız kovboyumuzun. Hep bir amacı vardır.
 Filmlere sarmak gerekirse eğer diğer bir yalnız da Travis Bickle'dir. Değerleri kaybolup gitmiş bir bataklığın ortasında yabancılaşmayı son safhada yaşayan bir adam Travis. Sağlığının tek kanıtı egosu olan bu adam; içimizden biri değil mi? Tabi ki öyle.
 Dexter'imiz var bir de.. Yaşayan gözlerin görebildiği en karanlık katillere kök söktürecek yetenek ve zekada. Ve müzmin yalnız. Fakat onun da duyguları var; onun da hisleri.. Ve yasası da belli. ''Öldürmeye değecek insanları öldür.'' gibisinden. Soruyorum; şeytan bunun neresinde?

 Şimdi gelelim asıl meselemize...

 ''Dünyada aşk denen birşey yok zaten bak bunu bekleme'' demişti bir arkadaşım bir keresinde. Aslında altında yatan her cümleciğini bilmeme rağmen devam etmesine izin verdim. Hayatım boyunca inanmak istemediğim gerçekler döküldü karşıma teker teker..
 ''Aşk dediğin şey bir kere olur. Ve o da daha önce başına gelmediği için çarpar seni. Sek içmişsindir çünkü. O çarpmanın etkisi geçtiğinde de baş ağrısı yapar. Ondan sonra onu içine su katarak içmeyi öğrenirsin. 'Onun' olacak o. O zaman da ilk zamanda verdiği tesiri vermez. Ama gariptir ki insanlar hala bekliyor, arzuluyor. Ama öyle birşey de yok dostum; bitti.'' dedi.
 Haklıydı ya da haksızdı; bilemem. Gerçek ya da değildi; ilgilenmiyordum. Çünkü çok küçük bir yaşta öğrenmiştim hiçbir şeyin sonsuza kadar sizi mutlu edemeyeceğini. Hep bir ipnelik bekliyorsun; hep birşey çıkacak da mutluluğum bozulacak diye korkuyorsun değil mi?

 Soluksuz mesajlaşmaların; atmadığın taklanın kalmamış olması, tavlayana kadar götün çıktıktan sonra bir anda durgunlaşman; ama sonra bir daha önceki yalnızlığını hatırlaman ve bir daha dört elle sarılman...

 Bunların hiçbirisi karşında duran senden tek farkı cinsiyeti olan varlığın ulaşılmaz olması ya da sonsuz mutluluk kaynağı olmasından dolayı mı?

 Hayır.

 Öncelikle; herşeyden önce korkmayı bırakıp bir gün öleceğini kabullenmelisin. Pardon bu başka filmdi ya.

 Öncelikle; kendi yalnızlığında boğulmamak için çırpınırken bulduklarını da bataklığına çekmeye çalışırsın ki belki seni kurtarırlar ümidi hep vardır. Fakat Hakan Günday'ın da dediği gibi;
 'Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.'

 Ve gelmeyecektir de. Sen sadece karşında sana ilgi ve şefkat gösteren; tek çekiciliği bir çift memesi olan bir varlığa iltifat etmek zorundasındır. Egosunu şişirip, ona başkalarının hissetmediklerini hissettirmek için. Çünkü bu seni onun için vazgeçilmez kılacaktır. 'Bir adam olur kalabalıkta, bir adam, hepsinden farklı.' O adamlar hep olur. Çünkü o adamların yalnızlıkları kalabalıkların içindedir. Ve yalnızlıklarına ortak olursan seninle müzikleri ve ellerini paylaşabilir.

 Hayatının bir kısmını hiç olarak yaşamış insanlar vardır etrafınızda. Asla doldurulamayacak kadar büyük boşluklara sahip adamlar. Bataklıklarından bahsetmiyorum bile. Hayal bile edemeyeceğiniz şizoidler; sosyopatlar ve yalnızlar.. Şehir tıpkı bir çöplük gibidir.

 Hayatlarımız birer bok çukurundan ibaret. Bir amacımız yok; geleceğe dair kesin hiçbirşeyimiz yok, bir hayalimiz bile yok. Kırıkları ile dolu göt kadar odada yaşarken yeni hayaller kurmanın bir manası yoktu çünkü..

 Müzikleri vardır yalnız adamın. Herkesin bildiği belki de; ama ona ne anlam ifade ettiğini sadece onun bildiği. Başkasının ağzından duyduğu zaman nefret ettiği. Onun için sadece Axl söylesindir, Slash çalsındır. Sen duyma; sen söyleme, sen eşlik etme. Sen hissetme o melodileri içinde. O adamın belki de gözyaşlarına eşlik etti dün gece 'Smoke on the water' şarkısı. Ama sen sevgilinle içerken açıp gülüp eğleniyorsundur ya; o adama saygısızlıktır yaptığın o adama göre.

 Sabah kalkıp aynaya bakınca birşey göremeden sigara yakan adamlar biliyorum. Amaçsız, geleceği olmayan, taşlaşmış bir geçmiş ve zihnin arka köşelerinde kalmış anılar.. Hiçbir kadın denemedi mi hayatlarını değiştirmeyi? Emin olun denediler.
 Ama bu adamın sigarası kadar özel olamadılar hiç. Kahve kupası kadar değerli değildiler. Yaşayan bir şeyi sevme hakkı olsa da gidip amip beslerdi bu adam evinde. Ama ona yaşayan yaşamayan hiçbir şeyi sevme hakkı vermediler. Sadece hayat denilen yollarında birkaç durak işgal eden kadınlar.

 O adamlara düşen sadece o kadınları sikmekti. Üzgünüm ama acı gerçek buydu. Şizoid de o adamdı, sosyopat da, yalnız da... Ama çevresinden sorsanız ''cool'' adam da odur, mühendislik gibi kız nüfusu olmayan bir fakültede sevgilisi olan da... Muhabbeti on numara olan da odur, hayatı çözmüş olan da...

 Ama bir bakarsın ki; senin karşında bembeyaz dalgalar köpürürken; o adam için deniz hiç olmamıştır.

 Bazılarının yalnızlıkları vardır; yetmez dünya üzerindeki 7 milyar bedenin ve ruhun varlığı. Kalabalıkta çekerler yalnızlıklarını. Ve ördükleri duvarlardan asla içlerini göstermezler. Belki gösterdikleri adamlar olmuştur yalnız kadınların; çok uzaktadırlar şimdilerde. Ya da kadınlar olmuştur bu adamların duvarlarının içini gören; çok çok derinlere gömülmüş bir yerde, asla çıkamayacakları, ''yalnız adam'ın'' kalbinde. Kaybedecek hiçbirşeyleri olmayan adamlar kazanırlar büyük savaşları. Bunun için bu adamlar gömer en derine kadınlarını... Ve sizi sadece sikerler. Üzgünüm ama durum böyle... Ve bu adamlar asla birilerinin derinlerine gömülmeyi kabul etmezler.

 Çünkü 'hayat' dedikleri birşey vardır dışarıdakilerin; yudum yudum içilmeyi gerektiren; ama 'hiç'ten başka birşey anlam ifade etmeyecek olan.





Mektupları Şişedeyken; Bir De Bakmış Deniz Yokmuş

Bu şarkının da hikayesi şuydu
Önce şarkı

Göl kenarında oturuyorduk
Daha önce hiç sigara içmemişti
Biliyordum, anlatmıştı da
Denememişti bile
17 yaşındaydı
Hani Teo'nun dediği gibi
Çok beyazdı; kir tutardı
Ama erken baslamıs üniversiteye
Sınıfın da en kücüğü
Yanımda oturuyordu
Göl okulun yanındaydı
Karsımızda okul, ışıklandırması
Panayır misali
Ama biz uzağız o canlılığa
İçimizde sadece kırık hayaller taşıyoruz
Boşveriyorduk beni
Mühim değildim
Ama bir terslik vardı
Trafikte akmayan şerit
Hep benim olmuştu
Ben hala boşveriyordum beni
Çünkü filmin sonuna doğru
Yaşlı adam ölür
Küçük kız kurtulurdu
Bir banktaydık
Sokak lambası uzakta
Ama ay ışığı parlatıyor yüzlerimizi
Şarkı dinliyoruz
Kıro misali telefondan aça aça
Kulaklıkların romantizmi
Soğuk gelmiştir hep zaten bana
Önce fahişe çaldı
Kısa bir hikaye anlattı bana
Kalbinden dökülen kırıkların sesi
Taa benim kalbimde yankılandı
Sonra ben konuştum
Dinledi de dinledi
Kırıklar azalıyordu
Döküldükçe boşalıyordu
Doldurmaya mecalim yoktu o an
Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı
O boşlukları gözyaşı ile doldurdu
Ben konustuğum zaman hep ağlardı
Onun için sevmezdim
Aşktan ayrılıktan acıdan bahsetmeyi
Yarası vardı
Yanımda mutlu olsun isterdim
Benim onun yanında olduğum gibi
Geçmişi silemeyecekti ama
Gelecek için güzel bir geçmiş bırakabilmek
Bugünlerin göreviydi
Bugün de benim görevim
Siktir et hepsini dedim yak bir sigara
Daha önce hiç içmediğini biliyordum
İçmek de istemezdi ya
Neden verdim bilemem
Karşı gelmedi
Yaşlı gözleriyle aldı
Silmeye mecalim yok gözlerini
Silemem de zaten kıyamıyorum ya dokunmaya
Gözleri sadece gözlerime dokunsun diye
Parmaklarımı götürmedim hiç
2 damla birden düştü sigaranın üstüne
Aldı, yaktım
İlk nefesini çekti
Öksüreceğini biliyordum
Öksürdü
Kesildi öksürükleri üçüncü nefeste
Sadece yanan tütünün çıtırtıları
İyi bilirdim o sesi
Yalnızlığımın belgesi
Hayat zordur be meleğim dedim
Kısa bir hikaye de ben anlattım
Moral düzeltecek, kafa dağıtacak cinsten
Gülmeye başladı bu sefer
Gözündeki yaşlara rağmen
Gülebilen kadınlar her zaman
Dünyanın en çekici, en tatlı yaratıklarıdır.
Sonra bu geldi listeden
Tam da yeri; nereden çıktıysa

Beraber söylemeye başladık
''Kısacık kestirip saçlarını içtin ilk sigaranı''
Dedik
Benimle sen kal dedi
Işıklar kapanınca
Sustum
Onunla kalacaktım
Ama ondan çok uzakta
Işıklar her kapandığında
Söylemedim
Sadece şu anda eylem gerekliydi
Çevrede kimse yok
Kasım ayının ortası
Ayağa kalkıp o soğukta
Sessizce, sadece
Gözlerimizin içine bakarak
Sokak lambasının ışığında
Dans ettik
Sonra
Sonrası yok
Yaşlı adam ölmedi ama
Sanırım küçük kız kurtuldu.

Günlükten Kopan Sayfalar - lll

 5 dakikalık bir şarkının 3 dakikası boyunca ''özledim de özledim'' demekten ya da ''ayy ayy'' diye ağlamaktan başka bir halt yapmayan adamlara sanatçı diyorlar yurdumda.

 Sonbaharı seviyorum. En bohem olduğum mevsim. Tam bir buhran; tam bir iç karmaşa. Ve ben bazen bazı insanlara hüznümden tattırabiliyorum bu zamanlarda. Kabuğumdan çıkmayı beceremediğim, daha da fazla saklandığım, arkasına saklandığım duvarları her sene daha da sağlamlaştırdığım mevsim.

 Bende sıkıldım yalanlardan; kalabalıkta sesimizi duyurmaya çalışmalarımızdan; kendimizi olmadığımız birileri gibi anlatmamızdan; önyargılarımızdan; iskambil fallarından; rüzgar güllerinden, mavi kuşlardan.

 Ve sen.. Müzik dinlerken hani bazen sözleri ya da melodisi dokunup acıtmaya başlayınca gözlerim dolmasın diye yukarı bakmaya çalıştığım her anda gölgesi tavanda dans eden melek... Yalnızlığımın kahramanı, hayali sırdaşım. Günlüğümün fikir ortağı, dert küpü, teması. Şarkılarımın sahibi, göz yaşlarımın tek sığınağı..

 Arka bahçemizde bir ağaç var. Ne ağacı olduğunu bilmiyorum tam olarak. Dikildiği zamanlar çok küçüktüm. şimdi bizim balkona giriyor işte dalları. Sigaralarımı içerisine doğru fırlatıyorum etraftakiler göremeden. Çok yakınız. Bayağı. Rüzgar estiğinde eğilip yüzümü okşadığı bile oluyor.

 Benim nefes almayan birşeyi bile sevmeye iznim yok. Fazla görüyorlar insanlar bana mutlu olmayı, üzmek için kol geziyorlar bedenleri bedenimin; egolarıysa ruhumun etrafında; sinirimi hoplatıyorlar.

 Çamlıkta kimin kiminle seviştiğini merak etmiyorum artık. Benim için önemli olan benim kiminle sevişemediğim. Yanımda kimin olmadığı, olmasını istediğim fakat başaramadıklarım.

 En sevdiğim şarkının 29 saniyelik solo kısmından iğreniyorum. Geri kalanıysa hala ruhumu dinlendiriyor, alıp götürüyor.

 Eski sevgililerimden birine 'orospu' dediğimde beni yanlış anlamıştı. Hala üzülürüm kendimi ifade edemediğime. Açıklamanın lüzumu yok; yanlış anlamaya devam etsin çünkü sanırım hala orospu.

 Dünyadan vazgeçmeyi düşünmedim hiç. İntiharı her düşündüğümde ''Günah olmasa kesin öldürürdüm kendimi'' demedim asla. Hep hayata daha da bir bağlandım, aldığım nefesin farkına vardım, kendime geldim. İntiharı düşündükçe insanların ne kadar anlamsız ve bu dünyanın sensizken ne kadar değersiz olduğunu fark ediyorsun. Bu dünya üzerinde sen var olduğun için değerli zaten. Hani üzerinde 7 milyar insan taşıdığı için değil çünkü hiçbir insanın sen öldükten sonra değeri kalmayacak.

 Beni hayata bağlayan neydi bilmiyorum. Aşk değil, sevgi falan da değil. İyi şeyler değil kesinlikle. Belki umut. Bir gün yeniden mutlu olacağıma dair olanlardan. Belki de kin. Bir gün hatalarından arınmaları için karşıma çıkacak olanlardan. Bilmiyorum ama birşey beni kesinlikle hayata bağlıyor. Ve bu şey asla ve asla hiçbir kadınla ilgili olmadı bu zamana kadar.

 Göz çukurlarım ağrıyor bazen. Çenem, şakaklarım. Yüzüstü yatıp kendimi sıkmaktan. Sinirlerime hakim olmayı öğreneli seneler oldu. Pardon; sinirlerimi içime atmayı demeliydim. Kontrol asla sizin sonradan öğrenebileceğiniz birşey olmayacak.

 Bukowski'nin içki yavşaklığından hoşlanmıyorum. Ergen kız tavlamaya çalışan, facebook'a twitter'a içtiklerinin şişelerinin fotoğraflarını yükleyenlerden farkı yok. Bu kadar fazla bağrılmaz ki ayyaşım diye. Biz de içiyoruz ama ağzımızla içiyoruz arkadaşım. Bir de kendini yararsız hissetmek istiyorsan içki içme; sigortalı bir işe gir Türkiye'de bakalım ne oluyor diyorum sayın Henry Chinaski'ye.

 Hayatın sadece sigara, kahve ve müzik üçlüsünden ibaret olmadığını söylesin biri tumblr ergenlerine lütfen. İkna ederseniz bana da uğrayın çünkü bende inanıyorum.

 Bütün dünyadan bana düşen şu göt kadar oda ve ben ona bile hükmedemiyorum. Çingene eşeğini bağlamaz o derece dağınık yani.

 Saçlarımı rüzgarın karıştıracağı, savuracağı, elimden tutan olmadığı için deri ceketimin cebine sokup hızlı hızlı sokaklarda yürüyeceğim bir mevsimi özledim. Şemsiye kullanmaktan nefret ettiğim için her gününde ıslanacağım bir mevsimde aşık olmak istiyorum.

 Birileriyle beraber ıslanmak istiyorum artık. Tek başıma yeter bu kadar sevgi, umut ve hayal. Paylaşmak istiyorum artık başkasıyla. Tanımadıklarımla, ama samimiyetine inandıklarımla.

 Bir parça yeter mi koparıp versem yüreğimden? Senden önce zaten fazlasıyla parçaladılar da...

 Ve siktirip gitmek istiyorum artık önyargılarınızdan uzağa. Bir parça gülümsemeye bile maddi değer biçilen yerlerden uzaklaşmak istiyorum. Özgürlükten değil; mutluluktan bahsediyorum ben burada.

 Rüzgarın akışına kapılmak değil mesele. Gideceğin yere kadar akışına bırakmak. Kapılırsan sürüklenirsin. Gideceğin yere kadar kendini rüzgara bırak; gidince tamamlarsın yolculuğunu sadece bir teşekkür ile.

 Saçmalıklarıma katlanabilecek insanı bulduğumda nikahıma alabilirim. Belki çocuk bile yaparız. Ondan ve benden oluşan bir canlı. İlginç oluyorlar. Ufacık falan. Altına işiyor, oyun istiyor, gece uyumuyor. Ama seviliyor. Gerçekten ilginç.

 Sevişmek denen olayın çırılçıplakken bile bazen gözlere bakmaktan ve öylece gözgöze durmaktan öte gitmemek olduğunu öğrendim. Mühim olan ruhunu doyurmaktı, yoksa bedenini ekstra bi 100 dolar bahşişe doyurabilecek hatunlar var piyasada.

 Hani ''Bazı şeyler vardır; mezara kadar saklanır.'' lafına kızardım da mezara mı götüreceksiniz derdim ya.. Haklıymışsınız. Hiçbir insan hiçbirşeyi anlatmaya değmez aslında. Çünkü başka birisini umursamak büyük bir yük ve günümüzde insanların bunu kaldırabileceklerini düşünmüyorum. Saklayın ne varsa; mezarda artık taşa toprağa anlatırsınız ne diyeyim.

 Kırılıyorum her seferinde. Umursamamak, piç adam olmak, kendimi ortamlara atmak gibi düşünceler aklımın ucundan bile geçmiyor. Bir cinsin yaptığını tüm hemcinslerine addetmek bence yanlış. Ama bazıları özel oluyor ya hani; kızdıklarında sıcaklıkları daha çok yakıyor; tanımadan önce umursamadığımız için çuvaldızları küçük gelip sonradan umursamaya başladığımızda iğneleri daha da bir batıyor.

 Ve son söz sana su perisi; baştan itibaren yanlış anlayabileceğim şeyleri sakın bana kendince doğru şekilde açıklamaya çalışma. Bırak, unut, kapat konuyu gitsin. Daha konuşacak çok konu, sarılacak çok meselemiz var.

 Kadınların babalarına ihtiyaçları var. Sadece babalarına. Onlar için baba=güven demek. Benim görevim; kendimi can yeleği gibi hissettirmek oldu sadece. Denize düştüklerinde ilk imdat çağrılarına ben gidecektim fakat denize düşenlerin yaptığı gibi malesef hepsi yılana sarılacaktı.




Şarkılarla aram iyi değil bu aralar. Sadece bunu dinliyorum geceleri. Yetiyor.
 



 Neşemi çalmışlar, ihtiyacı olan birisine gitse bari, yolunu bulsa, mutlu yaşasa..