Sayfalar

Tarihin Ortanca Çocukları

Okulda, sokakta, evde ve sosyalliğin dibine vurduğumuz berberlerde bile bizlere insan olma adı altında birbirlerimizin arkasından iş çevirmenin incelikleri öğretiliyor.

 Tarih dersi aslında geçmişi öğrenip ondan ibret almanız için yok. Çünkü geçmiştekilerin göz göre göre yaptığı salaklıklara gülmekten başka hiçbir boka yaramıyor tarih.

 Benim için şu anda önemli olan giydiğim ayakkabının markası, cebimdeki telefonun çözünürlüğü, saçlarımın parlaklığı, parfümümün ağırlığı ve içtiğim sigaranın fiyatı. Televizyondaki reklam ve filmler bize nasıl bir hayat yaşamamız gerektiğinden bahseder aslında. Benim süper kahramanım bu markayı kullanıyor, bu arabaya biniyor ya da en basitinden kahvesini içmeden güne başlamıyor.

 Ama dünyada benden başka bir tane daha yok. Sevgi tezahürü olmasam da eşsiz olduğumu savunuyorum. Donumda ismini taşıdığım adam belki milyon dolarlara sahip olabilir ama ismimin erkek penislerine yarenlik etmesi yerine daha az medeniyet ölçüsü sayılabilecek şeylerle anılmasını tercih ederim.

 Ve dünya Victoria's Secret kızlarıyla Biscolata erkeklerinden oluşmuyor. Birisi bunu yeni jenerasyona öğretmeli.

 İçimizdeki insan her şeyi yapabilecek kapasiteye sahiptir. Sadece ilgi alanlarımız ve imkanlarımız bizi bir noktadan sonra etkilemeye ve değiştirmeye başlar. Başkası olmaya çalışmak içinizdeki insandan utanmak ya da yaratıcının bir şeyleri eksik yaptığını varsaymaktır. Siz kızgın, kin dolu ve çirkin bir adam olabilirsiniz. İşte sizi özgün yapan da budur belki.

 İnsan çevresi ile tanınır. 'Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim' sözü doğruymuş gibi görünse de ezik asosyaller veya baskıcı ebeveynler tarafından söylenmiş bir yalandır. Sosyallik, insanın kendine yakışanla takılmasıdır. Samimi olduğun her insan senin kişiliğinden birer parçaya sahiptir aslında. Çünkü onda kimselerin görmediği şeyler gördüğün için senle samimidir. O da sende başkalarının görmediğini gördüğü için kendini yanında mutlu ve huzurlu hissedersin.

 Rol modeli kabul ettiğimiz insanlar seninle özdeşleşmeye hazırdır sanki. Yanında olsa da beraber takılsanız diye umarsınız. Ya da kendini tamamen onun yerine koyarsın. Işıltılı ve şa'şalı hayatına özenip kendi yarım hayatını onun nitelikleri olmadan dış kabuğu ile tamamlamaya çalışırsın. Hiç düşünmeden onun yerinde olmak için dualar edersin. Bilmiyorsundur ki onun sahip olduğu yük senin omuzlarında hoş duracak mıdır? Kaldırıp kaldıramamandan bahsetmiyorum. Özenme noktasına geldiysen zaten sen kaybetmişsin demektir.

 Onun kullandığı arabayı kullanmak için aileni sokağa falan atıp evi satman gerekebilir. Ya da hareketli hayatlara özenip kendini kötü alışkanlıklara vurduktan sonra bir çıkış noktası bulamayıp çamura batabilirsin. Dostum; perde çekildiğinde tüm makyajlar silinir.


Kendin ol; onların ne söylediği önemli değil.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder