Sayfalar

Umutsuz



Sona yaklaşıyorsun sanırım kalbimde. Saf olmayan nefrete bırakıcak zamanla sana olan bağımlılığım kendisini.

 Ya bak, şu anda tamamen işsizim ve sana bunu yazma gereğini nerden buldum bilmiyorum. Ama sadece bir baktım ki yeni bir metin belgesi açmış ve yazıyorum.

 İğrençsin. Gerçekten. Senden nefret ediyorum. Ama aynı zamanda seni göğsüme bastırıp içime saklamak da istiyorum. Hani çok sevdiğinde ama kırıldığında olur ya; bilirsin.. Söylemiştin..

 Aslına bakarsan seni tam olarak kırıp kırmadığımla da ilgilenmiyorum. Ne bileyim; bu duruma gelmemizin tek sebebi 2 demet çiçekti. Gerçekten; şaka yapmıyorum.

 Çiçek meselesine sonra döneceğim. Ve şuanda kendimi sana telefon açıp önce güzel güzel konuştuktan sonra sesine doyup sonra söve söve seni ağlatıp kapatmak istiyorum. 'Hayatımdan siktir git chensy' lafını duymadan rahat edemiyorum ben ya. Bunu bir kere yapmanız da yeterli gelmiyor çünkü.

 Oof kızım. Şuanda tamamen ilgimi çekecek birşey olmadığından seninle uğraş durumuna geçmiş durumdayım. İstanbulda son günlerim ve senin de dünden beri burada olduğunu biliyorum. Çok alındım lan. Hani demiştim ya İstanbul'a falan geldiğinde haberim olsun diye.

 Ya aslına bakarsan şu yazıyı söve söve 6 sayfaya kadar çıkartırım da geleceğinin benimkisinden parlak olabilme ihtimaline karşın bunu yapmıyorum. Gerçi yanlış hatırlamıyorsam (ki kesinlikle hatırlamıyorumdur) elektronik belgelerin ve delillerin geçerlilik süresi 6 ay falan olmalı. Önümüzdeki 6 ay içerisinde eski çıktılarına (bak artık sevgili bile demiyorum yani kendime o sıfatı yakıştıramadım sayende bir türlü) dava açabilecek kadar işsiz olamazsın değil mi?


 Kendime özgün birşeyim olmadı dediğin gibi sanırım. Aa dur, onlar çocuk gibi kızmamı sağlayacak cümlelerindi. Sence herhangi bir kelimesi umrumda olmuş mudur ki? Dediğim gibi; birini kırmak istiyorsan bunu o kişinini umrundayken yapmalısın.

 İki cümlesinden birisi 'mutlu olmak istiyorum yeaaa' olan eziğin tekinden hayat dersleri alacak kadar kötü durumda mıydım acaba? Yada yok dur, 'beni çok kırdılar sevgilim' deyip de 'senden beni mutlu etmeni istemedim ki ben' diyen birisine mi bağlanacaktım ki.

 Ama ne bileyim ya. Ben farklı olsun istedim. Aslına bakarsan uzun bir yolculuk yapıp yanına gelmemin tek sebebi seni görmekti. Harbiden öyleydi bak şimdi kızgınım kırgınım falan tamam eyvallah ama sana yalan söylemeyeceğim olmuş bitmiş duygularım hakkında. Gerçekten gözlerimi kapatıp hiçbirşeyden kaçınmadan atladım geldim yanına. Sadece sırf senin beni sevdiğini ve özlediğini düşündüğüm için.

 Ve yancı kezban gelmiş bana 'buraya bu saatten sonra gelip yalvarıp yakarmanın anlamı yok' diyor. Ya beni tanımıyor, ya da gerçekten olayı tamamen farklı anlattın. Hey! bu ilişkide kaybeden yok, üzülen yok. Sadece iki tane aptal var.

 Senin aptallığın bana güvenmekti. Benimkisi ise sana, sevgine ve değer verdiğine inanmak.

 Çünkü ben bunu daha önce de yaptım. Kendimi zorla içinde hayal ve kalp kırıklıkları olan birisine sevdirdim. Çok da mutlu ettim; yalan yok. Fakat sonunda vardığım nokta karşımıza çıkan ilk zorlukta içerisindeki hayal ve kalp kırıklığının sebebi olan erkeğe koşa koşa giden bir kadınla baş başa kalmaktı.

 Hep öyle değil miydi zaten? Hayatımızı bu boyuta getiren, bizi bu yalnızlığa sürükleyenlerin tek bir fısıltısına koşup gitmek için can atarken birbirimiz için zihnimizde yankılanan kalplerimizin çığlıklarını hiç duymadık. Bu benim için de geçerliydi, senin için de.

 Dediğim gibi ya. Umursanmayı beklemeden birkaç kere daha yazarım sana. Sonrasında biter, ben unutmam fakat belli etmem, sen unutur yeni maceralara atılırsın.

 Tekrardan yanına gelmemin tek nedeni yüzüne bir kere gülümseyip gözlerinin içindeki o ışığı tekrar parlatabileceğimi görmekti. Eğer parlarsa seni gerçekten üzdüğüm için üzülürdüm. Ama bana bunu görme fırsatı vermemeyi seçtin; kendi tercihin. Ben vicdan azabı çekebilen bir adamdım; denemeye değerdi.

 Her seferinde neden tüm hata bende olmadığı halde ben vicdan azabı çekiyorum?

 Ama gerçekten de o mailde yazdığım kadar varsın kuzum hiç kusura bakma. Hatta az bile yazdım orada yani azami miktarıydı o.

 Ya bir kız nasıl kendisine alınan bir çiçeği çöpe atar aklım almıyor hala. Hele de ilk kez bir erkekten çiçek aldığını söyleyen bir kız.

 Seni sadece bu sebepten dolayı affetmeyeceğim sanırım.

 Hadi annendi babandı bahanendi. Son buluşmada binbir güzel duygu ile aldığım o bir demet papatyanın en az senin elinde durması son noktayı koymuştu kalbimdeki sevgine.

 Seni 2 demet çiçek yüzünden bitirdim gözümde.

 Gerçekten de bu böyle. Ve gözümde bitmiş olduğun için artık seni kırmam veya kırmamam umrumda değildi. Çünkü tarafsız gözle baktığımızda üzülmeyi hak eden taraf sendin. Neden mi? Karşında seninle tüm geleceğini paylaşmaya hazır bir adamı mutsuzken sadece yalnızlığına terk etme kararı almıştın.

 Vize dönemimden bahsediyorum.

 Neyse o zamanlardaki kötü günlerimi hatırlamak istemiyorum. Acısını o ayrılık mailinde zaten çıkarmıştım değil mi?

 Off işte ikizler burcu erkeği.. Demiştin ya değişikler diye. Benden sana çok iyi, mükemmel bir dost olabilirdi aslında. Neden hayatımda hak etmeyene yer yok yerine biraz zamana ihtiyacım var demedin ki?

 Gerçi o zaman da hayatımdan silerdim ki seni. Ne yapabilirdik bilemedim.

  Hey!

Evet benim. Tüm tanışıklığımız süresince herşeyi bilen, herşeyden haberi olan, herşey hakkında fikri olan, o zeki adam benim.

 Beni sevdiğini anlamayacak kadar zeki değilmişim.

 Benim istediğim sadece biraz daha yakınlıktı. Maske istemiyordum. Ama en büyüklerini de ben takıyordum. Hiçbir zaman ne olduğumu, ne düşündüğümü çözemedin. Sadece önyargıların..

 Ve öyle kal bence. Benden uzak olmanı diliyorum artık tüm ömrün boyunca. Ve senden korkmuyorum; ahını almaktan, senin yüzünden geri kalan hayatımda işlerimin ters gitmesinden çekinmiyorum.

 Çünkü ben biliyorum ki;
neyin mükemmel olmasını istersem onu mükemmel yapıyorum zaten.

 Gerçekten de saf ve masum olan taraf sensen de özür dilemiyorum. Keşkem yok, gözüm arkada değil.

 Çünkü ben bana ben değer verdiğim halde değer verilmediğini hissettim.

 Benim hissetmem senin gösterememenden daha önemliydi.

 Ya yine ne saçmalıyor bu; ne yazmış bu kadar sanki umrumda olacağını düşünmüş diyeceksin..
 Aslında her satırı seni gösteren bir ayna güzelim. Bak sen bunları yaşadın, gelecekte hak edeceklerini beklerken fazla yüksek şeyler bekleme demek istiyorum.

 Sana kendimi ya da sevgimi övmüyorum; ben de aşk sicili pek temiz adamlardan sayılmam.
 Ama şunu biliyorum 'nasıl kırmışlar seni eski sevgililerin' cümlesinin 'eski sevgililerin' ögesinin en yeni üyesi sensin.

 Ve kırıldığımda senden daha iyi sileceğime emin olabilirsin. Ki ben senden çok daha önce kırıldım; eğer kırıldıysan.

  Aşık olduğumda acı çekmekten zevk alıyorum. Gerçekten zevk alıyorum amk ne yapabilirim.

 Ama şunu seviyorum. Bir kişinin arkasından oturup aylarca ağlayan duygusal bir mal değilim. Kendimi hiçbir zaman insanlardan soyutlamadım. Sadece kafamı dinlerim ben. Dere kenarına geçer 2 biramı içer şarkı söyleye söyleye yurda dönerim. Sonra tekrardan istediğimi hayatıma, istediğimin hayatına sokarım. Ah atarlı kezban sözlerim değil mi.. En azından bir buçuk metre boyumla ayaktayken ağzıma alabilmek için 1,95 bir sevgili aramıyorum.

 Seninle tanıştığım ilk günden itibaren sana ayak uydurmam gerekiyordu; fark ettiysen de, çok güzel yalnızı oynarım.

 Aslına bakarsan ben tüm hayatım boyunca yalnızdım. Annem beni memesinden ayırdığı günden beri kendimi çok savunmasız hissettim. Küçük anne bulma planlarım her zaman elimde patladı gitti.

 Acı çekmekten zevk alma olayı da aslında senin 'her duyguyu dibine kadar yaşadım' mevzundan geliyor biliyor musun. Özellikle bunu dediğinde sana çok gülmüştüm.  ''Aşkın da en güzelini tattım, mutluluğun da.'' dediğinde içimden ''Ee ben ne duruyorum s.ktirip gideyim o zaman?'' diye sormuştum.

 Ya senin nasıl bir ruh hali üzerine geldiğinden zerre haberin yok. Neyse olmasın ya. Merak etme. Hiç olmadı bil.

 Çok arabesk severim bazen ya. Arkandan ''ühühühü bebeğğiiiimm noolur sana ilk çiççeeğk alaağn adamı unutmaağğ'' diye ağlarım mesela. Sonra ise başkasına kapılırım; aklıma bile gelmezsin.

 En çok korktuğun şeylerden birisi de iftiraydı sanırım değil mi. Hayır ne yaptın da kim dedikodunu çıkardı acaba?

 Tabi bunlar varsayımlarım; hemen sulanmasın  o yeşil gözlerin.

 Bu arada burun estetiği olduğunu sözlükten okumuştum; o çizgi izi falan çıkarımım değildi sadece şansımı denemiştim.
 Ha bir de 3 boyutlu göremediği için abinin cerrah olamayacağını o an anladım valla önceden hazırlıklı değildim.
 O arkam dönükken bluzunun rengini bildiğim kadını daha önce hiç görmemiştim. Sadece otururken etrafı gözlerimle taradığımda çarpmış olmalı ki aklımda kalmış.
Sütlü tatlı sevdiğimden değil, sadece bir tatlı tarzım olduğunu sanmanı istedim. Tatlı olsun da b.k bile yerim aslında.
23 yaşında oturup jelibon yiyen bir adamdan ciddi bir ilişki bekledin ya.

 Neyse sana dair hatırladıklarım sadece bu kadar artık gerçekten de. 2 sene görmezsem yüzünü bile unuturum sanıyorum. Yani mükemmel hafızama unutması için telkinde bulunurum en azından.

 Bu arada harbiden o çiçeklere değer vermediğin için bittin gözümde. Kız dediğin kendisine alınan bir çiçeği elinden düşürmez be. Valla çok büyük ah ettim kızım daha çiçek alanın olmaz inşallah da hep beni hatırlarsın.

 İçimde fırtınalar kopsa bile belli etmeme yeteneğine sahibim. Karşımda öyle abartı abartı gülerken aslında senden pek hoşlanmıyordum fakat kendini öyle mutlu olduğuna inandırmıştın; bozmak istemedim.

 Kızgınlığım aslında sadece sana değil. Bu mektubun tamamı da sana değil aslında.

 Beni yalnız bırakan tüm kaşarlara.

 Ama birşey söyleyeyim mi?

 Aylarca herhangi birinizle vıcık vıcık olacağıma yalnız olup en azından birisini aldatmayayım, kalbini kırmayayım endişem olmadan istediğim boku yiyebilme özgürlüğümü seviyorum.

 Şüphem yok. Yeniden seveceğim. Başkalarını da mutlu edeceğim. Sadece sen anlayamadın; ben karşılık beklemeden birisini mutlu etmeye çalışırım. Ve o kişiyi mutlu ettiğimde ben de mutlu olurum.

 Ve artık başkalarını mutlu etmemin zamanı gelmiş. Yol duygusu için teşekkür olayı artık yalama oldu; onu beğenmiyorum.

 Güzel bir tanım vardı benimle ilgili. Bir dostum yapmıştı.

 ''Senin bahar aşklarına çok özeniyorum yaa. Çok mükemmel oluyor; sonra sadece hatıra defterlerinde kalıyor. Asıl korkulacak olanlar yaz sonuna doğru başlıyor.''

 Tamam aşağılık, egosu tavan yapmış, umursamaz ve duygusuz bir pislik olabilirim. Ama gerçekten de sana dönüp de 'sen bana bunları bunları yaptın. bunun için seni gösteriş meraklısı, hayattaki tek amacı bir bok olabileceğini kanıtlamak olan fahişe; siktir git hayatımdan'

diyemeyeceğimi mi sandın?

 siktir git ve o diğer ezik eski sevgililerinin falan arkasından ağla hadi. Ben arkasından ağlanacak adamlardan değilim, hiç olmadım. Ve sana birşey söyleyeyim mi?

 Beni benden öncekini sevdiğinin onda biri kadar sevmiş olsaydın; kesinlikle bırakamazdın. Ama son sözlerinden birisi de şu değil miydi?
''Seni o orospu çocuklarından farklı kılan bana değer verdiğini sanmamdı''.

Kendimi onlarla kıyasladığım falan yok; ne bok olduğunu gör işte diye yapıyorum. Gözlerinden hala yaşlar süzülmedi mi? O zaman yukarıdaki tanıma 'duygusuz' u da ekleyebilirsin.

 Seni de benim hayatıma giren diğer orospulardan farklı kılan;

birşey bulamadım. Bu saatten sonra artık sen de onların arasındasın.

 Pişman değilim. Hüzünlü şarkılar dinlerken bile gülümseyebiliyorum. Hayır; sakın yanlış anlama bu benim 'bak sensiz de çok mutluyum herşey güzel o la la' feryadım falan değil. Hep böyleydim. Pişmanlıklarım hiçbir zaman gönül meselelerine dair olmadı. Haklısın ama; egoistin tekiyim, narsist ve megalomanım. Benim pişmanlıklarım sadece bana zarar veren şeyleri hayatıma sokmaktı. Etkileri kalıcı oldukça 'keşke'lerim oldu zaten. Ayın karpuz dilimi gibi batışını izlemedim kimseyle deniz kıyısında biliyor musun? Belki de izlemişimdir; hatırlamıyorum. Ben günümü yaşıyorum. Sana açık konuşayım.

 Ben sadece sen evleneceğin adamı bulana kadar seninle takılmak isteyen bir adamdım. Yani birbirimizin hayallerine ortak olmamız gerekmiyordu ki. Sen sadece vaktimin eğlenceli geçmesine yardımcı olacaktın.

 'Canım sıkılıyor' dediğimde saçma birşeyler yapmama engel olacaktın. Çok güzel gülen kadınlar tanıdım bebeğim. Sen de onlardan birisiydin sadece. Ben sadece mutlu olmanı istedim ki o seni iyi hissettirirdi; beni değil.

 Sanırım en büyük pişmanlığım da 'kaybetme duygusu' denen şeye sahip olamayışım. Kendimi bundan dolayı suçlu hissetmedim hiçbir zaman. Çok güzel gülen kadınlar var demiştim. Ben beklerim; sonunda birisine daha rastlarım elbette.

 Çok yalvarmıştın madem al hadi sana dolu dolu bir

 'HOŞÇAKAL'.

Bak yine başlarda yapar gibiydim ama sonunda yıktım dimi?

 Affedersin ama .mına bile korum. Keyfim nasıl geliyorsa. Kusura bakma ama ben en iyisiyim :/  Ve beni kaybettiğine gerçekten pişman olmalısın. Ol diye ısrar etmiyorum zaten olursun benim gibi müthiş zeki, kültürlü ve geleceği parlak birisini bulamayınca. Neyse zaten kendini kandırırsın 'ama onunla mutluyum' ya da 'o beni seviyor' larla. Sana hayatta başarılar yavrum. Umarım hayalini kurduğun gibi insanların saygı duyacağı birisi olursun da o ezik kompleksinden kurtulursun. ßß.

 Her yazıya bir şarkı kampanyam var. Anlam yüklemene gerek yok.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder