Sayfalar

Buhran

 Ne yazıktır ki hayal edipte yapamadığımız şeyler, olamadığımız kişiler, gidemediğimiz yerlerle dolu anılarımız. O kadar kişiselleşmiş ki sevgilerimiz; aynalar olmadan kendimizi birer hiç yerine koyabiliyoruz. Ve aşk denen her bünyede benzer reaksiyonlar gösteren ve bünyeye göre hastalıklaşan birşey hayatın odağı oldu. Sevginin daha önce gelmesi gerektiğini hiç göremedik; aşk hep daha cesur oldu. Dışarıdan oldukça gülünç gelebilen şeyleri aşkın arkasına saklanarak yapmak gayet makul gelebildi.

 Bir insanın fotoğrafına bakıp ona saatlerce şarkılar söylemek, ekrandan birisinin yüzüne bakıp okşamak, mesajla gönderdiği öpücüğe dakikalarca bakmak, saçmalamak, kendinden uzaklaşmak, kendini tanıyamamak, her gece birinin hayali ile uyuyup onun hayali ile uyanmak gibi şeyler normalmiş gibi karşılanmaya başladı. Bir mitomana yıllarını verip sonra da 'yaşanmışlığımız var hiç pişman değilim' diyen insanlara normal gözüyle bakmaya bile başladık. Eş zamanlı binlerce bilgiyi işleyebilen bir makineye sahip olduğumuz halde hala duygularımıza söz geçirememizin mutluluğa işaret olduğuna kendimizi inandırır olduk.

 Bir insanın gelip bokun içine battığınız bir anda sizi çıkarıp temizleyeceğini umdunuz. O bokun içinde yüzen başka birisiyle elele tutuşup sadece çevreden habersizleştiğinizin farkına hiç varamadınız. Sorumlulukların arttığını, insanların gözünüzde değersizleştiğini kavrayamadınız.

 Ve gün geldi duyarsızlaştık. Tek derdimiz kıçımızdaki kot pantolon, cebimizdeki telefon, karşı sınıftaki selinsu'nun saç modeli ya da kantinde rastladığın berkecan'ın arabası oldu. Sahip olduklarımızın aslında bize bile ait olmadığının farkına varamadan insanları küçük görmeye başlar olduk. Babasının parasıyla yaşayan insanlara özenip daha fazlasını ister, sorgular hale geldik. Ve daha kendi gelirimizi elde etmeden bir şeyler yapabilmişiz, elde edebilmişiz gibi davranmaya başladık.

 Hayal kurmayı bıraktık. Biraz daha büyüdük, realist oluyorum ben havasına girip acı çekmeyi meşrulaştırmaya, duygu masturbasyonu yapmaya başladık. Karşımızdaki insanı kalıplara sokar hale gelip kendimizi kalıplara sığdıramadık. Muhtaç olduklarımızın himayesinden kurtulamadan özgür ruhlu genç taklidi yaptık, yorulduğumuzda isyan ettiğimizi sanıp kendimizi tatmin ettik. Kimsenin umurunda olmayan triplere girip mutlu olduğumuza kendimizi inandırdık.

 Bizler büyük sıkıntılar çekmedik. Açlığın, sefaletin ve yoksulluğun ne olduğunu görmedik. Sokakta bir düşkün gördüğümüzde ona yardım etmektense kafamızı çevirmeyi tercih ettik. Bu o kadar normal hale geldi ki artık yardım edenlere bile farklı gözle bakar olduk. Öylesine çürümüş ve kokuşmuş bir sistemin parçası haline geldik ki artık kafasını çıkaranları da aşağı çekmeye başladık. En ufak gerginlik yaratan, düzene baş kaldırmak isteyeni uçurumdan aşağı attık, mağaralara kapattık. Günümüzün uyuşturucusu haline gelmiş olan seks, müzik ve paraya tapar olduk.

 Aşk güzel fakat saf ve temiz olduğu sürece. İçinde sevgi barındırdığı sürece. Tarih boyunca süregelmiş aşk hikayeleri dinledim. Hiçbirisinde karşılık bekleyen, içinde ego barındıran bir birey yoktu. Günümüz ''aşkları'' ise tamamen karşılık bekler bir duruma gelmiş. Öncelikle güven arar olmuşuz fakat yalan üzerine yalan söylemekten asla çekinmemişiz. Karşımızdaki insanı kaybetme korkumuz o insana değer verdiğimiz ya da sevdiğimizden değil; yalnız kalmaktan çekinmemizden dolayı olmuş. Ve her seferinde gözlerinin içine bakıp seni çok sevdiğini söyleyen birisinin başka birisini bulduğunda çekip gitmesine göz yumar olmuşuz. Aşk dediğin birisini tanrı yerine koyup zihninde onu yüceltmek gibi algılansa da aslında sadece üç şeyden oluşan basit bir duygu masturbasyonudur. Sevgi, güven ve sadakat. İçine saygı da girdiği zaman evlilik için mükemmel bir ilişkiye çevrilmiş olacaktır. Şunu sakın unutmayın; kendisine saygısı olmayan bir insan asla karşısındaki insana saygı gösteremez, sevemez ve güven veremez. Çünkü kendisine güveni yoktur.

 Sadece kadın-erkek ilişkileri değil tabiki dostluklar da alış-veriş ve birbirlerini satma üzerine kurulur olmuş. 'Kardeşim' lafı aslında çok kutsal bir değere işaret ederken daha yeni tanıştığın bir adamın sana ihtiyacı olması ile çok basit bir şeymiş gibi gevelenir hale gelmiş.


 Ve daha birçok şey.. İnsanları düzeltemeyiz dostum. Sadece biraz daha 'boş verebilme' güdüsüne ya da yeteneğine sahip olursan mutlu olursun bu hayatta.



Hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder