Fantezi denince akla cennet geliyor genelde. En fantastik düşlerin olduğu yer çünkü orası. Yıllardır filmlerde 'huzur' sözcüğünün karşıtı olarak gösterilmiş bu ruhani yeri hepimiz merak ediyoruz tabiki. Gelin kısa bir hikaye okuyalım.
...
Gözlerinin kamaştığını hissetti önce. Açamadı bir an. Yavaşça kırpıştırıp yerinden doğrulduğunda irkildi. Havada duruyor gibiydi. Ya da hava yoktu, hiç olmamıştı.
Bilincinin oldukça parlak olduğunu hissediyordu ama varlığından yoksun gibiydi sanki. Boş, temiz ve saftı. Küçük hesaplarla dolan büyük boşlukların oluşturduğu hayat değildi kafasındaki. Sanki zaman kavramından azad edilmişti. Yaptığı her şeyi saniyesi saniyesine hatırlıyordu ama hiçbirşeyi iyi ya da kötü diye ayıramıyordu. Sanki yaşadıklarının hepsi yarı gölgeler gibi görünüp görünüp kayboluyorlardı. Davranış biçimlerini sorgulayamıyordu artık insanların. Çünkü orada insan yoktu. Ve şu anda kendisinin bile insan olduğundan emin olamazdı.
...
Baharda birkaç güneşli gün gibiydi. Ve devamını istemek avucunda su tutmaya çalışmayı denemek gibiydi. Bu yüzden boşverdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder