Sayfalar

Yalnız Adamın Hikayesi




Kimse yalnız adamın hikayesinden bahsetmez. Bahsedenler de hep birilerini katmıştır içine elbet. Ailesini, dostunu, kadınını, Ama Allah'a mahsus olan yalnızlığı tadıp dibine vurmuş bir adamdan kimse bahsetmez bu adamın yaşadığı diyarlarda...

 Filmleri vardır yalnız adamın.. Hayatını özetleyen, ya da hayallerini.. Hiç kimse sormaz o filmin onun için ne anlam ifade ettiğini. Sadece filmdir. Oyuncuları çekimden sonra evine gidip ailesi ile vakit geçiren. Belki filmin senaristidir yalnızlığı çekmiş olan, belki de uyarlandığı romanın yazarı. Ya da yazarın hayal ettiği karakterdir sadece yalnız olan.

 Fakat bu filmlerde bile baş kahramandır yalnız adam. Yalnızdır adı yalnız olmasına da; hep birşeylere sahiptir. Aldığı nefes bile borç kalmasın diye veren adamdır belki ama bir kalp taşır; içine kadın ya da erkekler gömülü olan.
 Adam dediğime bakmayın; belki de yalnız kadındır. Ne bileceksiniz ki siz? Bunca sene toplumun değer yargıları çerçevesinde şekillendirilmiş hayatlarınızın sefa gölgesinde memnunmuş gibi görünüp cefasını sürerken kimse de çıkıp diyemez o yatağa senelerce yalnız girdim diye. Diyemez; çünkü kendine bile söylemekten korktuğumuz şeyler vardır hepimizin.

 Filmlerdeki en kral yalnız karakterin bile bir hikayesi vardır. Tanıdığım en büyük yalnızlardan birisi olan Red Kit'in bile Düldül'ü, Rin Tin Tin'i vardır. Konuşacak birilerine hep sahiptir, gittiği her barda içebileceği birkaç kadeh içki bulabilecektir. Ve bir amacı vardır yalnız kovboyumuzun. Hep bir amacı vardır.
 Filmlere sarmak gerekirse eğer diğer bir yalnız da Travis Bickle'dir. Değerleri kaybolup gitmiş bir bataklığın ortasında yabancılaşmayı son safhada yaşayan bir adam Travis. Sağlığının tek kanıtı egosu olan bu adam; içimizden biri değil mi? Tabi ki öyle.
 Dexter'imiz var bir de.. Yaşayan gözlerin görebildiği en karanlık katillere kök söktürecek yetenek ve zekada. Ve müzmin yalnız. Fakat onun da duyguları var; onun da hisleri.. Ve yasası da belli. ''Öldürmeye değecek insanları öldür.'' gibisinden. Soruyorum; şeytan bunun neresinde?

 Şimdi gelelim asıl meselemize...

 ''Dünyada aşk denen birşey yok zaten bak bunu bekleme'' demişti bir arkadaşım bir keresinde. Aslında altında yatan her cümleciğini bilmeme rağmen devam etmesine izin verdim. Hayatım boyunca inanmak istemediğim gerçekler döküldü karşıma teker teker..
 ''Aşk dediğin şey bir kere olur. Ve o da daha önce başına gelmediği için çarpar seni. Sek içmişsindir çünkü. O çarpmanın etkisi geçtiğinde de baş ağrısı yapar. Ondan sonra onu içine su katarak içmeyi öğrenirsin. 'Onun' olacak o. O zaman da ilk zamanda verdiği tesiri vermez. Ama gariptir ki insanlar hala bekliyor, arzuluyor. Ama öyle birşey de yok dostum; bitti.'' dedi.
 Haklıydı ya da haksızdı; bilemem. Gerçek ya da değildi; ilgilenmiyordum. Çünkü çok küçük bir yaşta öğrenmiştim hiçbir şeyin sonsuza kadar sizi mutlu edemeyeceğini. Hep bir ipnelik bekliyorsun; hep birşey çıkacak da mutluluğum bozulacak diye korkuyorsun değil mi?

 Soluksuz mesajlaşmaların; atmadığın taklanın kalmamış olması, tavlayana kadar götün çıktıktan sonra bir anda durgunlaşman; ama sonra bir daha önceki yalnızlığını hatırlaman ve bir daha dört elle sarılman...

 Bunların hiçbirisi karşında duran senden tek farkı cinsiyeti olan varlığın ulaşılmaz olması ya da sonsuz mutluluk kaynağı olmasından dolayı mı?

 Hayır.

 Öncelikle; herşeyden önce korkmayı bırakıp bir gün öleceğini kabullenmelisin. Pardon bu başka filmdi ya.

 Öncelikle; kendi yalnızlığında boğulmamak için çırpınırken bulduklarını da bataklığına çekmeye çalışırsın ki belki seni kurtarırlar ümidi hep vardır. Fakat Hakan Günday'ın da dediği gibi;
 'Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.'

 Ve gelmeyecektir de. Sen sadece karşında sana ilgi ve şefkat gösteren; tek çekiciliği bir çift memesi olan bir varlığa iltifat etmek zorundasındır. Egosunu şişirip, ona başkalarının hissetmediklerini hissettirmek için. Çünkü bu seni onun için vazgeçilmez kılacaktır. 'Bir adam olur kalabalıkta, bir adam, hepsinden farklı.' O adamlar hep olur. Çünkü o adamların yalnızlıkları kalabalıkların içindedir. Ve yalnızlıklarına ortak olursan seninle müzikleri ve ellerini paylaşabilir.

 Hayatının bir kısmını hiç olarak yaşamış insanlar vardır etrafınızda. Asla doldurulamayacak kadar büyük boşluklara sahip adamlar. Bataklıklarından bahsetmiyorum bile. Hayal bile edemeyeceğiniz şizoidler; sosyopatlar ve yalnızlar.. Şehir tıpkı bir çöplük gibidir.

 Hayatlarımız birer bok çukurundan ibaret. Bir amacımız yok; geleceğe dair kesin hiçbirşeyimiz yok, bir hayalimiz bile yok. Kırıkları ile dolu göt kadar odada yaşarken yeni hayaller kurmanın bir manası yoktu çünkü..

 Müzikleri vardır yalnız adamın. Herkesin bildiği belki de; ama ona ne anlam ifade ettiğini sadece onun bildiği. Başkasının ağzından duyduğu zaman nefret ettiği. Onun için sadece Axl söylesindir, Slash çalsındır. Sen duyma; sen söyleme, sen eşlik etme. Sen hissetme o melodileri içinde. O adamın belki de gözyaşlarına eşlik etti dün gece 'Smoke on the water' şarkısı. Ama sen sevgilinle içerken açıp gülüp eğleniyorsundur ya; o adama saygısızlıktır yaptığın o adama göre.

 Sabah kalkıp aynaya bakınca birşey göremeden sigara yakan adamlar biliyorum. Amaçsız, geleceği olmayan, taşlaşmış bir geçmiş ve zihnin arka köşelerinde kalmış anılar.. Hiçbir kadın denemedi mi hayatlarını değiştirmeyi? Emin olun denediler.
 Ama bu adamın sigarası kadar özel olamadılar hiç. Kahve kupası kadar değerli değildiler. Yaşayan bir şeyi sevme hakkı olsa da gidip amip beslerdi bu adam evinde. Ama ona yaşayan yaşamayan hiçbir şeyi sevme hakkı vermediler. Sadece hayat denilen yollarında birkaç durak işgal eden kadınlar.

 O adamlara düşen sadece o kadınları sikmekti. Üzgünüm ama acı gerçek buydu. Şizoid de o adamdı, sosyopat da, yalnız da... Ama çevresinden sorsanız ''cool'' adam da odur, mühendislik gibi kız nüfusu olmayan bir fakültede sevgilisi olan da... Muhabbeti on numara olan da odur, hayatı çözmüş olan da...

 Ama bir bakarsın ki; senin karşında bembeyaz dalgalar köpürürken; o adam için deniz hiç olmamıştır.

 Bazılarının yalnızlıkları vardır; yetmez dünya üzerindeki 7 milyar bedenin ve ruhun varlığı. Kalabalıkta çekerler yalnızlıklarını. Ve ördükleri duvarlardan asla içlerini göstermezler. Belki gösterdikleri adamlar olmuştur yalnız kadınların; çok uzaktadırlar şimdilerde. Ya da kadınlar olmuştur bu adamların duvarlarının içini gören; çok çok derinlere gömülmüş bir yerde, asla çıkamayacakları, ''yalnız adam'ın'' kalbinde. Kaybedecek hiçbirşeyleri olmayan adamlar kazanırlar büyük savaşları. Bunun için bu adamlar gömer en derine kadınlarını... Ve sizi sadece sikerler. Üzgünüm ama durum böyle... Ve bu adamlar asla birilerinin derinlerine gömülmeyi kabul etmezler.

 Çünkü 'hayat' dedikleri birşey vardır dışarıdakilerin; yudum yudum içilmeyi gerektiren; ama 'hiç'ten başka birşey anlam ifade etmeyecek olan.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder