Uzun süredir kafamdaki yerli-çizgi-roman fikrini birkaç samimi dostuma açtım. İşi bilenler bana Türkiye'de çizgi roman kültürü olmadığını ve konu ne kadar ilgi çekici olursa olsun destek bulamayacağımı uygun bir dille anlattılar. Bende bu nedenle deneme-öykü tarzına yönelmiştim.
Aslına bakarsanız çizgi romanlar hazırdı aslında kağıtlarda. Yazıları yazılmış, taslakları belli, eskizler bile çizilmişti. Ama ilgi görmezse bana getireceği maddi yükün altından kalkabilmem zordu. Kendimi roman ve diğer türlerde eser verecek kadar yetkin de görmüyordum açıkçası. Dil ve Anlatım derslerinin hiçbirini takip etmemiş, herhangi bir konuda kitaptan çok filme değer veren bir adamdım ben. Görsel zekamın daha fazla gelişmiş olmasını bahane ediyorum şimdilik.
Başarabileceğimi düşündüm sadece. Secret saçmalığına başvurmadım. Evrene olumlu mesaj gönderdikçe sana g.tüyle gülüyor haberin yok. [dostum; bu işi halledemezsen yüzüme (aynaya) bakma] dedim kendi kendime sadece. Biliyorum; dilbilgisi kuralları hakkında ufak tefek fikirler haricinde bir maruzatım yok. Ama kelime dağarcığıma ve de en çok yaratıcılığıma güveniyorum.
Beni bu düşünceye iten diğer bir etmen de yaklaşık 10 ay kadar hapis tarzı bir hayat yaşayacağım düşüncesi. Yurtta aklınıza gelebilecek keyif veren herşey yasak. Sanırım not defterimle kalemime de sınır koyamazlar. Fikirler kurşun geçirmez ya hani.
Blog için de birşeyler düşündüm. Domain alırım herhalde ilk iş olarak. İsim yine aynı kalır ama birkaç köklü değişiklik düşünüyorum. Normalde tarzım olmayan bir şekilde yazıyorum bloga. Okuyucuyla samimi konuşma havası yaratmaya çalışma fikri yürümez gibime geliyor. En iyisi bazılarının yaptığı gibi okuyucu yokmuş gibi davranmak sanırım. Hem böyle daha özelime girilmiş hissi yaratırım. Sesli düşünüyordum, kusuruma bakmayın.
Evet bunca laf karmaşası yaptık bari kitabın ismini söyleyelim değil mi? Kitabın ismi 'hemen her gün bana bayram' olacak büyük ihtimalle. Hiçbirşey tamamen olup bitene kadar kesin konuşmak mümkün değildir. Eskiden düşündüğüm isimler 'buluttan tarlalar' idi. Evet bu ara fazla müzik dinliyorum.
Öykü kategorisinde olacak sanırım. Tekdüze bir şekilde baştan sona aynı solukta bitebilir ya da bölümlere bölüp heyecanı ufaktan vermeye başlayıp son bölümde birkaç aforizmayla aklınızı başınızdan almayı deneyebilirim. Yayınevi, editör, matbaa, noter falan filan hepsi tamam zaten. Bilen bilir, senelerdir bu iş için para biriktiriyordum ama artık zamanı geldi. Benim için özel olan bir tarihte raflarda bulacaksınız. Bu süre zarfında okuyucuya beklemek; bana da kitabı tamamlamak düşüyor.
Ama şunu da belirteyim; o bekleyen çizgi roman ne pahasına olursa olsun ben hayatta iken yayımlanacak. Bugün, yarın yada bir sonraki gün değil ama elbet bir gün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder