Fala inanma falsız kalma muhabbetini marjinalliğimden dolayı etmeden direk konuya giriyorum.
Senin için çömelmiş, sana kabarmışlar falanı da geç.
Daha önce de aynı kişiye 3 kere daha fal baktırmıştım ve biraz da onun etkisi altında kaldığımdandı sanırım bu sefer söylediklerini daha bir dikkatli dinledim. Çünkü geçen sefer gördüğü (salladığı) tüm şeyler çıkınca dedim aga bu işte bir terslik var.
'Adını içinde bir harf var' muhabbeti fix. Onu geç. Geleceğimle ilgili zırvaları falan da salla. Bir sonraki öğünde ne yiyeceğim bile belli değil sana mı kaldı benim okuduğum okulun kaç senede biteceği. Hayatını film ve şarkılara göre yönlendiren bir adama göre biraz fazla iddialı cümlelerdi.
Ama bir yerde takılıp kalıyorum işte. Son 2 defadır söylediği olay. 'Sen varya bir gün yola geleceksin; öyle bir aşık olacaksın ki gözün dünyayı görmeyecek.' mevzusu. İçimden çektiğim o dolu dolu 'inş cnm yhaa' da cabası gerçi. Olayın hala ciddiyetinde değilim.
Hacısı kısa keseyim fal muhabbetini çünkü sonra anlatacaklarım önemli tespitler. Biraz da sosyal mesaj içericek.
2. Dönemin başlarında hayatıma biri girecek (zaten vida somununa döndü hayatım giren çıkanın haddi hesabı yok) ve ben ona aşık olacağım.
O arada hoşlandığım birisinden olumlu cevap alıp uzun bir yola çıkacağım onun için ama fazla sürmeyecek, mutluluğunu tatmış ve gülerek döneceğim.
Sonra hayatıma 'o' girecek ve ben mutlu mesut ilerleyeceğim. Onun da kısa sürme ihtimali var eğer ben hayata bakış açımı değiştirmezsem. (Hayata bakış açımı değiştiremeyecek birisi ile fazla uzun sürmesine gerek yoktur bence artık)
3 ayı geçen her ilişkim için kurban kesebilecek duruma gelmiş olan ben için bayağı iç açıcı sözlerdi bunlar tabi. Ne kadar iyi gidiyor olursa olsun bir insandan sıkılmadan tahammül edebilmem maksimum 3 haftadır. Zaten o zamanlar da ilk tanışma buluşma kaynaşma dönemine denk geliyor. Eğer 'pompasına katlanabilme' durumum oluyorsa göz ardı etme dönemlerim başlıyor. Hatasını yüzüne vurma, sallamadığını belli etme, önemliymiş gibi hissettir, yalnız bırakma, sahiplen. Baktın işler çığırından çıktı; ortalığı biraz karıştırıp siktir git.
Ne kadar güzel değil mi? Aldığım 'ah' ları toplayıp aldığım 'oh' sayısına bölersek 1'e bayağı yaklaşabiliyorum aslında.
Bak şimdi olayı biraz böleceğim burada. Merak etme konu sapmayacak; toparlarız. Aklında soru kalırsa zaten başvuracağın yeri biliyorsun. Twitter hesabım 7/24 sizler için canlı destek halinde. Her neyse olayı bölüyorduk.
Tamam zebra kardeşim bu konuda kendi çıkarım ve gözlemlerini yazmış bize eleştirmek değil okuyup takdir etmek düşer fakat hayata farklı bakış açılarıyla bakıyor olmamız bir gerçek.
Hayvanların, böceklerin,
bitkilerin hayatı kolaydır. Belirli sorumlulukları vardır ve bu sorumluluklar
doğuştan genlerine işlenmiştir. Karnını doyur, çocuk yap ve hayatta kal.
Çoğu insan da bu kodlarla yaşar
aslında. Boş insanlar. Genellikle düşünceleri, “aç kalmayayım, seksim eksik
olmasın (sanırım bu çocuk yapma içgüdüsünden kaynaklanıyor), bana dokunmayan
yılan bin yaşasın bende yaşayayım işte amk çok mu zor.”
Hayat bu insanlar için kolaydır,
hatta üç şeyden ibarettir. Para, cinsellik, uzun yaşam.
Ve benim gibi insanlar… Böyle
insanları gördükçe midesi bulanan, insanlıktan soğuyan, hayattan beklentileri
düşen, içine kapanık; mutluluğu aşkta, sevgide, huzurda arayan insanlar... Biz kim
miyiz? Açıkçası bende bilmiyorum. Tek bildiğim o insanlar insansa, ben insan
olmak istemiyorum arkadaş. Bu kadar basit, çirkin, kirli olmamalı hayatın
amacı. Daha zor şeyler olmalı. Aşk acısı mesela. Çoğu insan, kim ne derse
desin, aşk acısını bilmez. Birilerini severler ve ayrılınca üzülürler, eksiklik
hissederler. Ve buna “aşk acısı” derler. Bu iş o kadar basit değil hacı…
Şimdi diyeceksiniz adam yazmış, doğru söylemiş haklı.. Orasına sonuna kadar katılıyorum. Zaten bu adamın yazdığı her şeyin altına imzamı atarım; tereddüt etmem.
Ama şu olaya geleceğim. Ünlü bir komedyenimizin çıkarımlarından birisi olan 'k.çına gri eşofmanı çekip tv karşısına geçtikten sonra 'bana hal geliyor'' diyen bir jenerasyon karşısındayız.
Feministleri ya da ne bileyim etrafımdaki bayan arkadaşları pek de kızdırmak istemiyorum aslına bakarsanız. Birkaç kez tehdit de almıştım bu blogda kadın-erkek ilişkileri hakkında yazdıklarımla ilgili. Pek salladığım söylenemez tabiki ama kimse de potansiyel sevgililerini en başından kırmak istemez değil mi?
Abi bir kere bitki dediğin canlının hayatı hiç kolay değil ya. Düşünsene t.şşak topu kadar bir saksıda kaktüs olduğunu? Hani o kadar eyvallahın var ki birkaç damla suyla kaç hafta yaşayacak duruma gelmişsin. Çıkıp dolaşmak yok, 'benim burası güneş almıyor ya benim yerimi değiştirin' diyebilmek yok, su istemeye bile dilin yok. Lan en azından konunun devamında bahsettiğimiz mevzu.. Sevişmek yok lan. Sen hiç üst üste ağaç gördün mü iki tane? Anca arı gelecek de konacak da polen ayağına yapışacak da gidecek başka bir çiçeğe konacak. Hadi neyse saçmalamadan mevzuya dalalım tekrar.
İnsan en komplike yaratıktır. Cidden öyledir bak hani kültürlü ayağına yatmak için pek fazla bilinmeyen cümleler kurayım da iş olsun torba dolsun mevzusu yapmıyorum burada. Anlaşılmaz, herkes kendi içerisinde farklı birer dünya, organizmalar halindeyiz. (bu son cümle çok saçma oldu, bir daha okuduğumda değiştirme zahmetine de katlanmayacağım biliyorum)
Bak iyice sıçışlardayız bu konu toparlanmayacak bu gidişle demedi deme.
Her neyse; zebra panpam. İnsan sevişen yaratıktır. Şimdi siktir et düşünen varlıktır hede hödö saçmalıklarını. Haa; aşk acısından bahsetmişsin; orasına lafım yok. Ama günümüzde kuyruk acılarını aşk acısı sanan kekolar ve gidip bunu şarkı yapan arabesk rapçiler var. Al işte Cem Yılmaz'ın dediği (ünlü bir komedyenimiz de oydu he bildin) gri eşofmanlı kezbanımız g.tünü yaya yaya kendini dünyanın tek hakimi sayarken sen neyin aşk acısını çekeceksin ki?
Dur dur. Bundan bahsetmem gerek. Vallahi gece olunca bütün organlar kendi halinde. Ama aşağıdaki gerçekten de 'uyumuyor'. Bu zamana kadar kimle ayrıldıysam tam olarak bir türlü bitiremedim s.kim sağolsun. Ya gecenin 3 üne kadar hayatı dolu dolu yaşayan bir insan gecenin 3 ünde yatağa yatınca nasıl bir özlem duyabilir? tamamen aşağıdaki daly.rrağın suçu. Çok ünlü bir laf vardı 'can sıkıntısı başa bela' diye. Vallahi ondan. Kimlere mesajlar atmadım ki gecenin 3'lerinde ben. Özledimler, neden böyle olduk'lar, mutluluğunu istiyorum ben sadece; dışarıdan bakmaya razıyım'lar; neler neler. Hani pompei'yi yakan yüce Allah beni görse ışınlar.
Erkeğin aklı şeyinin başındadır muhabbetine getirecem evet bildin. Oğlum gün boyunca düşünürsün. Şuna ne yapsam, buna ne yapsam, şuna ne desem, buna nasıl görünsem, şunun tribini nasıl çeksem diye. Gece olunca beyin tabi bu kadar fonksiyondan sonra kapatıyor kendini. Kan da vücuttan dışarı atılamayınca tabi toplanıyor direk aşağıda. Ondan sonra uğraş dur. Ha; gecenin 3'ü sıkıntı saattir onu da belirteyim. Üzerine çok şiirler, şarkılar yazılmıştır. Yalnızlığın tam kalbin üzerine bir ağırlık gibi çöktüğü vakitler. Bir de aşağıdaki tesbih çevirip olta atmaya başlayınca ayıkla pirincin taşını!
Birbirlerini severler, ayrılınca üzülür ve eksiklik hissederler. Şimdi bu konuda tamamen dengesizliğime sığınarak size bu olayı anlatmak zorundayım.
Oğlum birini buldun. Çok iyi güzel gidiyor. Yanında gülüp eğleniyorsun, az çok kendince cinsellik yaşamaya çalışıyorsun, çıtçıtlı body'le yeni yeni tanıştın taytın üstünden sürtmeler falan bunlar güzel şeyler tabi. Ama bu sırada arkadaş çevrenden uzaklaşmışsın, play station oynamayalı haftalar olmuş, ananın evinde de profiterol yermiş gibi abanmışsın çikolataya çekirdeğe yüzün olmuş mayın tarlası, her gün it gibi gezmekten gece yatağa yatınca yorgunluktan şeyinin yerini unutmuşsun ama bir cakan var ki sanırsın dünyada sikmediğin kuş bir leylek kalmış.
Şimdi sen bu kızdan ayrılınca ne mi olacak? En sevdiğim kısım. Erkek ve kadının ağzından ayrı ayrı dinleyelim.
-Yaaaaa mervoş ben çok seviyordum çok güzel gülüşü vardı, benim tercihlerime saygılıydı (elletiyordum ama vermiyordum buna rağmen üstüme atlayıp tecavüz etmeye kalkmadı hiç) yemek zevki çok iyiydi çok güzel sevişiyordu (kalın taytı delen arkadaşım var sana onu da getirecem.) Öyle diğer erkekler gibi küfür etmiyor (akşam 9 da evde olacaksın diyen babanın ne anası kaldı ne bacısı haberin yok kezbaneyto), porno izlemiyor (arşiv olmuş 3 terabyte sabah kalkıp acaba hangisini izlesem diye düşünürken akşam ezanı okunuyor.), benimle el ele dolaşmayı çok seviyordu (bıraksa götürürlerdi korkusu var içinde senin haberin yok.) vesaire vesaire.
-Oğlum kız seks tanrıçası gibiydi amk ya. Bir hareketler var varya senden benden elastik. Birde ufakken jimnastik mi ne yapmış üff. (Kızın üzerinde çıtçıtlı body var hayvan bütün gün üzerinde yuvarlansa ne olacak, hala seks tanrısı diyor.) İşte şurası taş gibiydi burasından biraz fazlası vardı vesaire vesaire.
Yazıyı aslında 3 gün önce yazdım bu kısma kadar. Ve bu kısımdan önce ne yazdığımla ilgili pek bir fikrim yok. Olsun spr hll lag yok dvm diyerek yardırıyorum o zaman babacan.
Kadınlar ve erkekler.. hay sikeyim bee. Yine olmayacak. En iyisi sen bana bi bira ısmarla bi ara da o zaman konuşalım bunları olur mu?
Adamsın Chensy! diyen elleri görelim. Hadi içtin oraleti madem gidebilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder