Sayfalar

Aşk






Yavaş yavaş büyü bebeğim..

Yavaş yavaş büyü ki her anın benimle geçsin dolu dolu.
Yavaş yavaş büyü ki
beni daha çok sevebilesin.

Utana sıkıla tut elimi bebeğim.
Utana sıkıla tut ki
sıkıntılarını ben gidereyim.
Sonra bir tut ki
hiç bırakmayacakmışsın gibi hissedeyim.

İçten içten gülümse bana bebeğim.
İçten içten gülümse ki
donarken üşümek aklıma bile gelmesin.
Gülümse bana bebeğim
Gülümse ki bende o sıcaklığı ruhuna vereyim.

Yavaş yavaş daha da çok sev beni bebeğim.
Yavaş yavaş daha da çok sev ki
yanında giderek nasıl daha da mutluyum görsünler.
Yavaş yavaş daha da çok sev ki
birbirimize ne kadar aşığız bilsinler.

Yavaş yavaş yaşlanalım biz en iyisi bebeğim.
Yavaş yavaş yaşayalım ki
bu dünyanın yağmur perdesi kalktığında gözlerimizden;
dolu dolu geçsin her anımız.
O perde kalktığı zaman da;
tut elimi beraber izleyelim dünyadaki eserlerimizi.

Anılarımız kalsın geriye bebeğim.
Anılarımız kalsın ki;
Bu dünyadan ne kadar büyük bir aşk geçti bilsinler.






Yağmurdan medet ummak.

Saf ve temizdir yağmur. Bulutların damlalar halinde yeryüzünü ziyaretidirler. Havada uçacak kadar temiz ve saftır  bulutlar işte...



Mayın tarlasında bir adam sevmişim aşk sanıpta

 Soyunup korkusuzca çırılçıplak kalmışım..

Hikaye başlar burada.



 İçinizin üşümekten değil de yalnızlıktan ve yorgunluktan titrediği sıralarda kıvranırsınız çaresizlikten. İnsanlar dünyada yiyip içip sevişirken duvarlara eskisi gibi bakmıyorsunuzdur bile artık.
 Beklemezsiniz artık hiçbirşeyi. Duygularınızdan arınmışsınızdır. Samimi taklidi yapılabileceğini tecrübe etmişsinizdir ve en sevdiğiniz sosyal aktiviteniz olmuştur. Birini özlemekten yorulmuşsunuzdur. O sıralarda bir insanı aşağılamak, küçük düşürmek yada dalga geçmek onu sevdiğinizi söylemenizden kolaydır. Göt korkusundan da kaynaklanıyor olabilir.
 Umrunuzda olmayan şeyleri bile umursamazmış gibi yapmak zorunda hissedersiniz kendinizi. Kalbiniz yok gibidir. İçeride sizin hayatta kaldığınızı bildirircesine -delicesine- attığını unutturursunuz kendinize bir müddet sonra.  Nefret ettiğinizi sanarsınız hayattan. Ölümü bile düşünürsünüz. Sadece düşüncede kalır ama. Kendinizi o halde bile bu dünyada yaşamaya layık görürsünüz.

 Anne babanızın ne tarz bir sevişmelerinin ürünü olduğunuzu düşünürsünüz. Nasıl çılgınca seviştiler ki senin gibi bir çılgını bu dünyaya getirdiler acaba. Sonra siktiret dersin; doğururken sana sormadılar ya.

Bir süre daha geçer aradan. Karşı cinste en önemli organ kalpten akciğere geçmiştir. Eskiden kalbinin ritmini değiştirmesi gerekirdi onun kalbinin. Şimdi ise nefes alsın yeter.

Tutkulu bir yaşam tarzının ürünleriyizdir hepimiz. Hayallerimiz uçuktur bizim. Yıkılınca biz paramparça oluruz, onlar birilerinin gerçekleri olarak boş boş dolaşır dururlar evrende. Onları hak etmeyenlerle birlikte.

Gülümsemeye çalış derler sana. Bilirsin gülümsemen gerektiğini. Hayattasındır çünkü. Ve bu da senin işindir.









Sebepsiz gülümsersin.  Taa ki meleğin gelip de seni hiç yalnız bırakmayacağına söz verene kadar.

İddaa'yı bırakıyorum -2

Yeter artık bu tek maçlar..

Ölmek için çok geçtir




 Hayatı seversin. Bağlanırsın. Birşeylere sahipsindir. Sahip olduklarının sorumlulukları sana ağır gelmez. Ama onların sana karşı sorumsuzluğunu görürsün. Üstüne yük olarak biner.

Bu noktadan sonra ölmen bile anlamsızdır. Kin beslersin. Ne kadar unuttum dersen de asla unutamazsın. Şerefin için tutkularından vazgeçtiğin zamanlar gelir aklına. Bitirmek istesen de bitiremezsin o hayatı. Artık ölmek için çok geçtir.
 Sende yaşamayı seçersin. Ama nasıl olduğunu kestiremezsin. Boşsundur, kabuk vardır dışında. Ruhun yoktur ama artık. Gülümsersin sana bakıp içinden gelmeyip hala gülümsemeye çalışırken dişlerini gösterenlere. Bilirsin ki kimsenin umrunda değilsindir artık. Yada onlar senin umrunda değildir. O gülümseme de içinden gelmez zaten.
 Kavga etmek istemezsin bile. Yumruğunu kaldırıp sallayacak enerjin yoktur; isteğin yoktur hayata karşı. Karşındaki bağırır çağırır sırf uzatmasın, erkenden sussun diye susarsın. Birşey demezsin. Susar arkasını döner gider.
 Gülümsersin aynaya bakınca. Gözlerin çok boş bakar. Şevkin kırılır. Yatmadan önce dua edesin gelir farketmezsin bunu. Yarın ola hayrola dersin yatarsın. Yarın yeni bir gündür sonuçta. Yeni yada eski, yarının bir gün olması umrunda mıdır ki?




İddaa'yı bırakıyorum

Çok uzun sürdü iddaa maceram. Hep tek maçtan yatmak zorunda mıyım ben arkadaş!








Bırakıyorum daha da oynamam!

Baskete de bulaştım.

İddaa'yı en başından beri futbol maçlarından oynardım. Bu sefer Nba maçlarına da oynayayım dedim. Hemde maçlar bitmeden paylaşıyorum kuponu. Tutmazsa da sövmeyiniz :P
Misli basmaya yemedi tabi.. İsteyen oynayabilir. Gamesliga'dan oynanmıştır.

Var mısın İddaa'ya? (ver. 2)

Bugün biraz fantezi yapayım dedim. Resimler konuşsun :)

Banko kuponum.



       Fantezi olsun diye yaptığım sistem kuponum. 4 maç geldi bunda.
Takibe devam.

Var mısın İddaa'ya?

Yeniden iddaa'ya sardım bu aralar. Fazla birşey kaybettiğim yok eskisi gibi fantezisine oynuyorum zaten. Birkaç gündür çok şanssızım. Ama kazanmaya yakın olduğumu hissediyorum. Birkaç kuponumu paylaşayım sizlerle. Hep tek maç hep tek maç. Ama sistem oynadığımdan hep birşeyler alıyorum.


Bundan sonra kupon da paylaşacağım blogda. Umarım yararı dokunur.
Oynamadığım kuponu kesinlikle fantezi olsun diye paylaşmam. Dostlara duyurulur.

Siyaha Doğru Solma



Yaşam öyle görünüyor ki solacak
Gün be gün uzaklaşarak
İçimde kaybolarak
Hiçbir şey önemli değil , hiç kimse
Yaşama isteğimi yitirdim
Kalmadı verecek şeyim
Benim için dahası yok
Beni özgür kılacak sona ihtiyacım var
Hiçbir şey eskisi gibi değil
İçimden bir şeyler kaybolup gidiyor
Ölümcül kayıp , gerçek olamaz bu
Hissettiğim cehenneme dayanamıyorum
Boşluk dolduruyor içimi
Keder noktasına dek
Büyüyen karanlık yutuyor şafağı
Ben bendim , ama o gitti şimdi
Sadece ben kurtarabilirim kendimi , ama çok geç
Düşünemiyorum artık niçin denemem gerektiğini bile
Dün hiç olmamış gibi görünüyor
Ölüm sıcak karşılıyor beni , sadece elveda diyeceğim şimdi

yazacak birşey bulamadım. dünya üzerinde o kadar güzel şeyler varki yapılacak. içimdekileri kağıda kusmanın vakti değil. elbet görüşeceğiz bir gün. ama o gün bugün değil..



Üşürsün bazen

 Titrersin.

Soğuktan olmaz bu hep.
Yalnız hissedersin kendini, bulduğun ilk duvarın bir köşesine çökersin. Aklından birşey geçmez. Kocaman bir boşluktur sadece. Zihnin bomboştur bir eylem telkin etmez ama bedenin titrer. Bir sigara yakarsın, ilk nefeste geçer.

Bazen 'siktir et' demen gereken anlar olur. Diyemezsin. Bir titreme alır seni. Sinirden olur dersin. Gözyaşların tutamaz kendilerini, yanaklarından aşağı süzülmeye başlar. Yediremedi bak derler. Bilmezler ki karşındakini kırmak istemediğin için susarsın. İçini tırmalar sözcükler; damarların çatlayacak gibidir. Nefretini kusup rahatlaman gerekir. Bunu beceremeyeceksen de 'siktir et' demen gerekir; diyemezsin.

İyi bir adam olman gerekir. Örnek olmalısındır bazılarına; ailenin kurduğu, senin için hayal ettikleri hayatı yaşamalısındır. İlk depremde güvenler sarsılır. O depremde değil ama sonrasında aklına geldikçe titrersin.

Bir kere ağzına aldığında daha da bırakamazsın. Onu bulamayınca titrersin. O kâfir'i yaktığın anda herşey biter. Yarınlar yokmuşçasına ağzındaki sigarayla sevişmeye başlarsın. Bitimine yakın zevkten titrersin.

Güler yüz beklediklerinden beklediğini alamazsın bazen. Suratını da çeviremezsin. Kalırsın o sikik ifade ile. Gülümsediğinde küçümseyen bakışlar görürsün o mat, sahte sahte bakan gözlerde. Lanet olsun size diyemezsin. Kendini gecenin karanlığına atasın gelir.

Beklersin bazen dakikalarca. O iki kuru dudak arasından çıkacak birkaç kelimeyi. Bakışlarınla yalvarırsın sözlere dökmezsin erkekliğe laf söyletmemek için. Gelmez o birkaç kelime. Sonra aklına gelir; üşütür seni düşüncesi.

Üşürsün bazen gerçekten de.. Kaloriferler yanmaz. Küfredersin. Yine bir sigara daha yakarsın. Bu sefer daha çok titrersin. Hem soğuktan, hem sigaranın verdiği hazdan.