Sayfalar

Eylül

 Bitti.


 Dur şunu bi sana vereyim hele de yolluk edersin.


 


 Ve geride yine aynı bildiğini okuyan, Halil Sezai'den nefret ettiğini söyleyip yalnızken onu dinleyen beni bıraktı.



aslında hataydı. birbirimizi daha çok tanımalıydık. ama korktum. beni daha fazla tanırsan; hep yarım kalmış hikayelerin altına imza attığımı görürdün. anlardın hiçbir hikayeyi tamamlayamadığımı. çünkü yapamıyorum. dedikleri gibi. masallar dinleyerek büyümeyen çocukların masal gibi hayatları olur. ben çocukluğumu kitapların arasında ziyan edemedim ne yazık ki. hep kendi hikayelerimi kendim yazdım. ve ben hep hikayemin altına 'son' yazıp benimle birlikte imzasını atacak birisini arayıp duracağım sanırım. senin gidişinle uykuya yatan kelebekleri tekrar uyandıracak birini bulana kadar.


 Sonraları anlıyor insan. Hani büyüyünce; derdi tasası artınca. Sanki dünyanın tek derdi benim anlatmaya çalıştığım hikayelerin etkileyiciliğiymiş gibi düşünmeyi bırakınca anlıyor. Blogun görüntülenmesi 40k yı geçtiğinde baştan sona okuma sözü vermiştim kendime. Şimdi bitti bütün yazılar. Vay be; ne büyümüşüm ama!.


 Ve şunu anlıyorum sonunda. Ben ne çağımın ötesinde bir dahi, ne bir playboy kadar yakışıklı, ne bir multimilyarder ne de bir hayırsever değilim. Ama olmak istediğim şeyle şu an olduğum şeylerin arasında dağlar olması beni kamçılayabilecek tek şey. Saçma salak şeyler yazmadan gideyim ben en iyisi. Şarkılar rakıyla içilince kafa yapıyormuş; aslında rakı değilmiş o kafayı yapan.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder