Ching Chime.
Dayanamadım cevabını.. Erken yolladım.. Biteceğinden eminim. Gerçekten eminim. Ben artık yoruldum çünkü senin cevabını beklemiyorum bile. Kendimi başkalarını mutlu etmek için yeniden şarj etmeye koyulmam gerekiyor. Belirsiz kız triplerin ile uğraşmak zorunda değilim..
Bu sana son mektubum falan değil merak etme.. Sallamayacağını ve umursamayacağını bile bile sana birkaç kere daha yazacağım emin ol. Aklımdan tamamen çıktığın günden sonra ise öldüğünde cenazene bile gelmeyeceğim..
Birşeyi belirteyim. Şuanda daha herşey bitti demedik ama ben öyle olacağını hissettiğim için şimdiden bu işi aradan çıkarmak istedim. Sevdiğimde, üzüldüğümde, özlediğimde, sinirlendiğimde, nefret ettiğimde.. Ne hissedersem hissedeyim yazarım ben kuzum. Bu sefer de büyük bir acı çekeceğimi düşünerek yazıyorum. Bu sefer filmlerden, şarkılardan, romanlardan alıntılar ve yalanlar yok. Sadece içimden geleni yazıyorum; çünkü kırmak ya da kırılmak artık umurumda değil çünkü gerçekten de senin için bittiğimi hissettim.
Naber? Yalnız, kırgın ve umutsuzuz değil mi?
Ya dur. Bu sefer ortalardan başlıyorum. Biraz karmaşık olacak ama sen gördüğüm en zeki kızsın. Bunların hepsini toparlayıp alman gereken mesajı alırsın elbet.
Sanırım bizi kuruntularım bitirdi. Ama yok ya dur bakayım.
Senden nefret ettiğimi söyledim mi?
Bütün her şeyi geride bırakmak istediğimi söyledim mi?
Aklımı senden alamıyorum
Aklımı...aklımı...
Yeni birini bulana kadar
Evet bebeğim bu Damien Rice şarkısını attığında başladı şüphelerim. Asla kalbi kırık bir kadına güvenilmeyeceğini biliyordum. Ya bunca zaman neden bekledin peki yanılmak için mi dersen de eğer; gerçekten de benim sesimi duyunca mutlu olduğunu zannettim.
Daha fazla yalnızlık çekmeni gerçekten istemiyordum. Yaptığım salaklığın acısını zaten çekiyordum; üzerine bir de seni üzüp kırmak olmazdı. Ben farkındaydım yeni birisini bulana kadar beni hayatında tutacağını. Bulmadın evet ama gerçekten de bittim. Seninle ilk tanıştığım anda benim için tek olduğun oldukça açıktı. Fakat zaman hiç benim lehime işlemedi şu ömrümde.
Şu ana kadar rastladıklarım arasında en iyisisin diyemem; ama son zamanlarda bayağı düşmüştü yani standartlarım. Ohh ilaç gibi geldin bebeğim. Tek sorunumuz ikimizin de egolarıydı. Aşacağımızı düşündükçe battık.
Cesur biri olduğumda, savaştığım şeylerin değil, sevdiğim şeylerin beni öldürdüğünü gördüm. Ve o zamanlarda karar vermiştim mutluyken söz, kızgınken cevap, üzgünken karar vermemeye.
Artık her şey yolundaymış gibi yapamıyorum. Gerçekten. Aslında aynı sorunları yaşıyoruz farkında mısın? Uyanmak istemiyorsan, berbat bir hayatın vardır. İşin ilginç yanı; uyuyamıyorsan da berbat bir hayatın vardır. Yani senin sabahtan yataktan kalkmak istemeyişin ve benim geceleri müezzinin sabah solosunu dinlemeden yatamayıp birkaç saatlik uykularla yetinmem aynı kapıya çıkıyor.
Çok fazla düşünerek en mutlu anımı bile cehenneme çevirebiliyorum. Sevdiğim her kızı öperken aklımdan acaba öpmeyi özlediği birisi var mı diye aklımdan geçirmiştim. Sonrasında fazla yakınlığın getirdiği uzaklıklara çekilip acı çektik. Senin gibiydim aslında. Hep yapması gereken çok şey olduğunu hissedip, hiçbir şey yapmak istemeyen biriydim. Üşendim. Sevdiklerimi kovaladım hep yanı başımdan..
Bak fark ettiysen; hiç isim olmadı. Eskiler, eski, daha önceki falan filan oldular hep onlar benim için. Hani dedin ya her salak kızın unutamadığı bir eski sevgilisi falan olur ama benim yok diye. Merak etme bebeğim benim de her aklı bir karış havada olan erkek gibi unutamadığım bir çift memeye sahip, uzun saçlı ve düşük zekalı bir mahlukat yok. Ego ego ego.. Sonumuz bir gün egodan olacak ama hayırlısı bakalım.
Sözlükte sevgililerin ile ilgili şeyler çarptı gözüme. Merak etme aslında 480 entry'nin hepsini okudum. Senin hakkında artık hiç ummadığın kadar fikir sahibiyim. Bak bilgi sahibi demiyorum; çünkü seni çözmekle hiç uğraşmadım. Benim istediğim sadece seni tamamlamaktı; sen tamamlandığını düşündükçe ben uzaklaştım. Ne diyeyim; mutlu olduğun zamanlar bile sadece kendini sevmişsin sen. Altında yatan egonu kimse mi fark etmemiş bunca zaman? Neyse, erkekler kadınları bazen sadece yokluktan yanlarında tutarlar. Bu sebepten dolayı birkaçı senle olmuş belli.
Seni facebook'ta arkadaş olarak kabul edemeyeceğim bu saatten sonra artık. Çünkü gerçekten senin çektiğin kıskançlık sendromunu artık ben çekiyorum. Her Facebook'a girdiğimde yaptığım ilk iş olarak senin profiline bakmak. Sonrasında sözlükte yazdıklarına falan bakıyorum. Çünkü merak ediyorum; seviyorum ve kıskanıyorum. Ve şunla şurada bunla burada, şunla ilgili şunu paylaşmış, bunun şu fotoğrafını beğenmiş olaylarını kaldıramam sanırım. Hele bir de bir başkasıyla ilişki falan yaparsan ohoo. Şu anda gerçekten de hakkın var yani sevgili değiliz, potansiyel bir yalnızsın, bir çift memeye sahipsin bu da seni benden hızlı bir şekilde istediğinle görüşmeye, çıkmaya haklı kılar.
Ya yeter amk diyeceksin. Çok fazla konuştun başım şişti zaten sallamadığımı biliyorsun neden hala yazıp duruyorsun da diyeceksin. Ne bileyim kuzum ya. Seni birşeyler anlatmaya değer buluyorum şu hayatta sadece. Ama biliyorsun ki ben sözcükleri değil, birini sevdiğinde bunu gösterebilenleri severim.
Sana her yer ıssız geliyor. Kalbim bile. Sebebi belli. Birisini özlediğinde her yer sana ıssız gelmeye, herşey boş boş üzerine doğru yönelmeye başlar.
Ben de hayatım boyunca hep uçlara gittim. Kararında sevemedim, kararında acı çekmedim, kararında özlemedim, kararında nefret etmedim. Hep en dibine kadar hissettim yoğun bir şekilde. Bundan o duyguları hissettiklerimin de haberleri oldu hep. Ama hepsi de biliyordu ki nefret etmeleri değil, acımaları daha çok koyardı bana. Ama bildikleri bir diğer şey de hiçbir zaman acınası birisi olmadığımdı.
Sesini her duyduğum an gözlerimi kapatıp dünyayı unuttum ben. Gerçekten de. Sadece sana odaklandım, kalbimle dinledim. Gülüşünün her güzel şeyde aklımda yankılanmasının sebebi bu sanırım.
Aşk asla gizli kalmamalı bence. Platonik olamadım hiç. Reddedileceğimi bile bile gidip söyledim. Senin beni artık hayatında istemeyeceğini bile bile sana geri geldim. Elimde birkaç parça özürle sadece. Umudum hiçbir zaman tükenmedi fakat bazen aklımla kalbim müthiş bir muhabereye tutuşuyorlar ve kalbim kazanıyor. Ama bu sefer aklım ve kalbim uzlaşmış gibiydi. En başında seni istediğimde olduğu gibi. Hep doğru bildiğim şeyi yaptım ama. Sonuçlarının canı cehennemeydi gözümde.
Beni hiç takmayacağını ve aciz, umutsuz bir aşık olarak göreceğine eminim. Neden mi hala yazıyorum? Oralarda bir kalbinin olduğuna eminim. Ben yeniden atmasını sağlayamadım belki ama haberin olsun yani. En azından başka birisinin kalbinin olduğunun farkına varmasını sağlayabiliyorsun.
Replik yok demiştik ama Big Fish'i sana sadece "Ve bir gün; beni asla sevemeyecek birine aşık olduğumu anladım." repliği için izletmiştim. Senleyken bunu hissettim yavrum. Belki de bu sebeptendir içimdeki sebebi 'sen' olan kelebekleri öldürmeye çalışmalarım.
Aslında idolüm Tony Stark falan değil. Kendime edindiğim en yakın rol modeli oydu. İnsanların ezik büzük süper kahramanları örnek alacağı yere onu örnek almaları hoş birşey tabi. Ama sana defalarca söylediğim gibi benim içimde çok büyük bir karanlık var. Ve son çıkarımın kesinlikle doğruydu. Ben acı çekmek istiyorum. Çünkü içimde hala yaşadığım pişmanlıklar, eksikler ve hayal kırıklıkları var. Onlarla bir türlü baş edemiyorum. Senin gerçekten de beni iyi hissettirdiğini görünce tedavi edeceğini düşünmüştüm ama bana karşı hareket ve davranışlarından dolayı artık bunu senden bekleyemem. Çünkü birisine içini ne kadar açıp maskelerini ne kadar indirirsen eline o kadar fazla koz vermiş oluyorsun. ''Bizi biz yapan şey; yol ayrımına geldiğimizde yaptığımız seçimlerdir.'' demişti Dexter. Evet aslında tek idol ve rol modelim kesinlikle o. Ben ilk ayrıldığımızda yol ayrımına geldiğimizi hiç düşünmemiştim bu yüzden hiç seçim yapmadım. Ama sen kafanda bana karşı olan tüm iyi şeyleri bitirmişsin. Bu yüzden artık bu benim yol ayrımım. Sana tüm hayatın boyunca kulaklarından çınlaması gitmeyecek şeyler söyleyebilirim. Seni üzüp kırabilirim. Nasıl olsa artık bu saatten sonra beni ömrünün sonuna kadar görmeyeceğinden emin olabilirsin. Bunu daha önce çok fazla yaptım. Burnumun dibinde 4 sene geçirecek olanlara bile yaptım. Ama sana kesinlikle yapmayacağım. Çünkü onların hak ettiğiydi üzülüp kırılmak, senin hak ettiğin şey ise kesinlikle bunlar değil.
Keşke seni kırılmadan, üzülmeden, kendi kabuğuna çekilmeden önce tanısaydım. Çok değişmişsin sen. Tecrübe dedikleri şey zaten ya çok görmekten ya da çok kırılmaktan olur. Öylesine nefret etmişsin ki sana kötülük yapanlardan, gözlerine baktığımda ruhundaki yaraların kanadığını gördüm açık açık.
Şu an sana kin beslemiyorum. Sana karşı bir kötülük yapmayı düşünmüyorum. Aklımda senle ilgili kötü hiçbirşey yok. Fakat gün gelir de başkasını seversem o zaman seni hayatım boyunca affetmem. Buna kesinlikle emin olabilirsin. Emin ol çıkmaya başlamadan 3 gün önce sevmedim ki seni ayrıldık dedikten sonra anında silip siktir olup gideyim. Sadece yalnız geçirmemiz gereken zamanlarda ben kendi kendimi bitiriyorum. Sense alışkın olduğun yalnızlığa döndün. Bak yine kanıtlıyorum kendimi nasıl bitirdiğimi; belki de başkasıyla konuşuyorsun ve beni oyalıyorsun..
Farketmez ya. Evet belki dengesiz olabilirim, potansiyelimi kullanmıyor olabilirim. Belki seni kırıyor veya (artık umursamadığın için sadece geçmişte) kırmış olabilirim. Ama emin olabilirsin ki seni sevmek konusunda benden iyisini bulamayacaksın. Buldum sandığında sadece sana kilometrelerce uzakta olduğumu aklına getir. Belki sana sarıldığında tüm acılarını unutturacak, öptüğünde ayaklarını yerden kesecek. Fakat bunları yapabilecek imkanlara sahip olamadığım için hayatımda gerçekten de değer verdiğim (bak sevdiğim demiyorum; sevmek olağan birşeydir. karşındakinin davranışlarını beğenirsen seversin ama değer vermek sadece kendini ikna etmek ve onu sevdiğine inandırmaktır.) kadın ellerimden kayıp gitti. Ve eminim kimse sana yakında veya uzakta hiç bu kadar yazıp içini dökmeyecek..
Beklentiler gerçekten de yaralıyormuş. Şu birkaç gündür bana belki dediğin için kendimi bok çukuruna düşmüş umutsuz bir yaprak gibi hissediyorum. Oha ne kadar gerçekçi bir tanım oldu. Neyse siktir et boku püsürü.
Aslında hiç 'aslında ne demek istiyor bu' diye düşünmedim biliyor musun. İlişki dediğin çok basit birşey. Hayırlısı deyip zamana bırakıyorsun ve olacağı birşey varsa oluyor. Ben sadece sana değer verip kıskandıkça abartmaya başladım.
Güvensizlik ve sevgisizlikten dolayı acı içinde bir vücudum var. 'Gidersen bana bir dengini yolla' demişti jehan barbur bizim yurtta konser verdiğinde. O sırada banyoda oturmuş fayansın üzerinde sigara içiyordum. Evet dinlemek için güzel bir yöntemdi. İçimin nasıl cız ettiğini bilemezsin. Hep gittiler, bense aklımda ve kalbimde inşa ettiğim hayalleri yıkmak zorunda kaldım. Çünkü hiçbir zaman bir enkazın üzerine yeni birşeyler yapamazsın. Sakladım ama hepsini. Yazdıklarımda, çizdiklerimde, sözlerimde, içtiğim sigara dumanlarında.. Sonra vazgeçtim. Hepsinin adlarını birer sigaraya yazdım ve içtim. Hepsini teker teker.. Senin adın da yazılı şu anda önümdeki sigarada. Ama hemen içmeyeceğim. Sanırım uzun bir süre içmeyeceğim. Gerçekten kendimi bir başkası için hazır hissettiğim ve senin için gerçekten bittiğime ikna olduğum an çıkarıp o sigarayı bir şişe şaraba eşlik etmesi için içeceğim. İşte o gün de sana ulaşmaya çalışmazsam eğer; işte o vakit beni kaybettiğin için pişmanlık duyabilirsin.
Ben senden 'hep kavga edelim ama hiç 'bitti' demeyelim' ilişkisi bekliyordum aslında. Ama olmadı be kuzum. Ve bu sefer gerçekten de bitmesini istiyorum herşeyin. Seninle ilgili herşeyin bitmesini istiyorum. Çünkü bilirsin; noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir. En azından benimkisine 'Teli keserim olur biter' deniyor.
Gülme ama lütfen. Ve senden tek bir isteğim var.. Beni unutma falan hikaye. Seni bu kadar sevip oturmuş bu kadar yazan adamın arkasından 'beni çok seven bir aptal vardı çok fazla severdi ama benim düşündüğüm hiçbirşeyi fark etmedi, sallamadığımı bile bile bana tutunmaya çalıştı'' deme. Özetle; nefret et ama acıma. Yapmayacağını bildiğim için kırmıyorum çünkü seni. Gerçi fersahlarca uzağımda olacaksın; kulağıma gelme ihtimali yok ama bazen öyle canım sıkılıyor ki cehennemdeki yanan ateşin sesini bile duymak istiyorum. Yani yapamayacağım şey değil.
Daha fazla uzatmak istiyordum da vazgeçtim. Daha fazla iyi hissettiremem artık seni. Kendim boğuluyorum çünkü. Kendisi mutsuzluktan ölecekken seni güldürmeye çalışan insanın sana olan saklanamaz sevgisi diye bir şey var ya hani; işte o benim. Bendim yani. Ben olmalıydım hep ama olamam artık.
Kendine iyi bak hoşça falan da kalma. Aslında birkaç satır yazıp bu yaptıklarımın hepsini yıkmak da vardı da neyse.. Sevdadandır demişti annem; sevdadandır demişti annem aldırma; aldırma gel yanıma.. Gerçek bir anne bulma isteğim yine olumsuz sonuçlandı. Dünyanızı sikeyim exit tuşu da yok. Bir gün hepsine sahip olacağım ama. Herşeyine. Tüm dünyaya.. İşte o zaman kuşların cıvıltılarını cennetten dinliyor olacağım.
Ceren eğer gerçekten de bunca zaman beni sadece oyalayıp başka birşeyler çevirdi ve bir kere bile yalan söylediysen;
helal lan. Aklımı sikeyim.
Ya gerçekten içimde kalmasın söyleyeyim. Seni bu hale getiren, kıran, üzen, yalnızlığa terk edenleri sikeyim. Sen benim için mükemmel bir ruh eşi olabilirdin. Neyse olmuyorsa zorlamadık biz de.
Yalnız bir ayrıntıyı daha ekleyeyim. Ben seni Ankara'da ilk bıraktığımda zaten gözden çıkarmıştım; bu ara oynadığımız sadece küçük bir oyundu. Canımın sıkılmaması için ben de hiç ses etmedim. Ve oyun bu sefer gerçekten bitti. Seni gerçekten de bir seçim yapmaya zorlayacağımı mı sandın? Ben istediğimde o an devam ederdi ilişki zaten. Gelip de sana ne olur benim ol diye cidden yalvardığımı mı zannettin yoksa? Bu kadar yazdım sana evet onlar senden vazgeçmeden önceki hislerimdi.. Küçük oyunumuzu sadece sen istediğin için oynadık ve senin kazanmadığına da eminim.
Tercih senin.
Gudbay.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder