Karanlıktı.. Yalnızdım..
Gerçekten karanlık. Yoksa hatırlardım.. Hiç birşey hatırlamıyorum.
Birden gözümü açtım. Açmadım aslında zorunda kaldım. Pezevengin biri küçücük popoma bir şaplak indirmişti. İlk tokadı orada yedim sanırım.
Sonrası da karanlık gibi biraz aslında. Dayatmalar, zorluklar, yeni birşey öğrenme çabaları.. İki ayak üstünde durmak devrimdi benim için. Birşey için daha birine ihtiyaç duymayacaktım artık. Giderek bağımsızlaşıyordum.
Ama sormadılar bana. Uzun bir yol bu demediler bana. Götüne şaplak atacağız demediler. Sıkıntı çekeceksin, üzüleceksin, güleceksin, sebepsiz yere sırıtacaksın demediler. Aşık olacak, özleyeceksin demediler. Hiç ipucum yoktu geldiğimde. Ne yapacağımı bilmeden savrulup durdum senelerce annemin elimden tutmasıyla sadece.
Bazı şeyler öğrendim giderek. Kendim için yaşamam gerektiğini. Yaşamak için de kendim olmam gerektiğini. Arkadaşlıklar birer durak gibiydi, yolda rastlıyor ve hepsinden birşeyler öğreniyordum. Sonra gitme zamanı geliyordu. Bu yolda hep birlikte yürüyebilmeyi isterdim. Bazen gerçekten de eğlenceli olabiliyorum.
Gecenin karanlığına bir sigara izmaritinin kırmızılığı ile savaş açtım bazen. Çektikçe dumanı beni zehirleyen; sonra da uçup giden.. Onlardan halkalar yaptım. Tamamen geride bir eser bırakma çabası. Kimisi de resim yapar.
Hangi sabah uyanıp da bugün dünden farklı dedim hatırlamıyorum. Telefonuma baktığımda bana saat denilen zaman ölçme birimini gösterirdi. Yeni aydınlıklar görme umudu ile dün gece denize atmıştım aydınlığımı. Sonrasını toparlamak zor olacaktı biliyordum. Ama iyi şeyler asla ölmez ve umut iyi birşeydir. Yeni ışıklar için düştüm yollara. Kulağımda bir çağlayanın çağıldaması; burnumda o baharın tanıdık toprak ve taze kesilmiş çimen kokusu..
Adamlar gördüm.. 'dibe battık' deyip de kadından kadına atlayan; motorla gezerek fotoğraflar çekip yemek yapan. Sonra aynı dünyada başka adamlar da gördüm. Bir lokma ekmeğini tanımadığı birisi ile paylaşıp beraber gülebilen.
Doğaya tecavüz edercesine kendi götlerinin rahatı için çalışan gözünü kin bürümüş, burnunun ucunu değil de nerede yok edilecek doğallık var onu gören hırslı insanlar gördüm. Ses çıkarmıyordu kimse. Bende birşey diyemedim. Devam ettim yoluma.
Barlarda bacak arasına girmek için türetilmiş sevgi cümleleri kadar kıymet görmüyormuş; bir insanın ruhuna ilişmeye can atan ahmak aşığın çığlıkları. Güzelliğim sana fazla diyebilen insanlar gördüm. Sanki güzelliği kendi emeğiymiş gibi konuşuyordu. Ve beğenmiyordu başkalarını; sanki onların suçlarıymışçasına. Ve diğer insanları gördüm; bu burnu büyük insancıkların tek gülüşüne tüm ruhunu ortaya dökebilen..
Eksiksiz birşey gördüm diyemem bu hayata dair. Her gece ışığımı kapatmadan yattım. Karanlıktan değil, gölgemi bir sabah uyandığımda beni terketmiş bulacağımdan korktum.
Boşluk doldursa da bazen içimi;
Yaşamaya gerçekten heveslendiğim anlar oluyor.
En başta karanlıktı demiştim ya hani;
Bu sefer gölgem de olsa birileri yanımda.
Ve karanlığı seviyorum artık.
Daha mutluymuşum meğer orada..
olm hikaye lan bu ben de böyle düşüncelerini falan yazıcan sandım amk bir de benim kim olduğumu bulursan şuku+nick6 giricem
YanıtlaSil