Sayfalar

Eflâ

Lise yıllarımda okumuştum Kinyas ve Kayra'yı. Kinyas uygun, olumlu, dayanıklı anlamlarına gelirken Kayra sadece 'kader' demekti. 2 farklı kişiliğin uyumsuzluğunun aslında ne kadar heyecanlı olabileceğini gördüm. Ve ilk sayfasında bulunan söz hoşuma gidiyordu her açtığımda.

                                     'OMNES VULNERANT ULTIMA NECAT'
                                         Hepsi yaralar; sonuncusu öldürür.


Aslında ölmesine çeyrek kalmış herkesi pişman etmeye çalışan hastalıklı, yaşlı kadının ilgi çekmesi gerekirken o zamanın kafasıyla bir önceki sayfasına takılmıştım ben. Eflâ. 14 yaşındayken bir ay aşık kalınabilinir mi diye merak etmiştim. Tabi o sırada otobüste yolculuk yapıyordum ki 'Hiçbir yere ait olmayanlar her yere aitmiş gibi davranırlar' sözünün altını çizmişim. Arka fonda da 'O yar senin derlerse de on koyun kurbanım var' diyerek yardıran bir Ankaralı.

 Bir kısmını koparıp arkasına numaramı yazıp dinlenme tesisinde tanıştığım bir kıza vermişim en son boş sayfasının. Neler yazdığını hatırlamıyorum yırtık kısmında. Üstelik de silinip gitmiş kurşun kalemle yazdığım satırlar ama o zamandan hatırlayabildiğim kadarıyla benim de hayatımda bir Eflâ olmuştu. Ben de en arkasına yazmıştım hikayemi, özlemimi. Zaten tam 1 sene sonra rüyalarımdan uyanıp hiçbirşey hatırlamayacaktım.

   Eflâ... fazlalıklarını bir kenara bırakırsak; Efla.

 O kadar çok özlemiştim ki bana birkaç ay aşık olmuş gibi hissettiren kadını. Bense o sırada duygusuz ve normal bir hayata kapılabilecek kadar uyuşuktum.

 Yıllar geçti üzerinden ve bana sadece bir içki karşılığında gözlerini seyrettirme fırsatı tanıdı. Bir zamanlar kısa bir süre nefret ettiğim kadına; o kocaman gözlere bakıyorum da, 'Yatayım mı göğsüne? zaten bana hep bir rüya kadar yakındın; uyandığında boğazımı kesmiş olman gerçekten pek de umrumda olmayabilir o huzura ulaştırdıktan sonra.'

 Özlem bir süre sonra insanı psikopat yapabiliyor sanırım.

 Ya da 48 saattir uyumamanın ve otobüsün camına yasladığım kafamın ağırlığından biraz salaklaştım.

 Bilmiyorum Efla. Belki bu sefer de gözlerinin içine baka baka içindeki bana dair tüm duyguları öldürebilirim. Birşey hissetmediğini söylerken senden daha güzel bir kıza gülümsemiş olmamı kıskanmazsın belki. Aslında biz o gece ölmeliydik. Şarap içip küvette sevişirken. Başım göğsünde kalmalıydı belki de; o dolunay ışığının altında ölmeliydik ikimiz de.

 Sol yanımdaki....-- diye başlayan cümlenin sonrası yok çünkü dinlenme tesisinde tanıştığım Muğla'lı kıza numaramı vermek için sayfanın alt kısmını yırttım öküz gibi. Malım çünkü ben. Her sayfasında altı çizili cümleler olan; boş bütün kısımlarında satırlar dolusu yazılar olan kitabımı bir süre kaybettiğim gerçeğini ortaya koyarsak; değil bir kalbe sahip çıkmak; bana tavşan bile emanet edilemez bu devirde. Aç kalırsam keser yerim. Haadi grş.

'sorarlarsa, "ne iş yaptın bu dünyada?" diye, rahatça verebilirim yanıtını: "yalnız kaldım. kalabildim! altı milyarın arasına doğdum ve hiç birine çarpmadan geçtim aralarından...'